www.soL.org.tr
Sabrın sınırlarını zorlamak
Orhan Aydın 23 Ekim 2007, Salı


AKP hükümetinin tüm kurmayları ve yaratılan rant alanlarından beslenen tüm kişi ve topluluklar, meydanı boş bulmuş gibi davranıp sabrımızın sınırlarını zorluyorlar.

Önce tezkere sonra referandum gibi ülkenin geleceğini ilgilendiren alanlarda bile bir vurdum duymazlık, bir “yaptık oldu işte” pişkinliği yaşıyoruz.

Kara çarşaf ve çember sakal destekli günah avcıları, ABD ve AB bayraklarının gölgesindeki kurt ulumalı yandaşlarıyla karşımıza dikilmiş durumdalar.

Bu cahil cesaretinin mutlak bir sonu olacaktır.

Kimse aldanmamalı.

Bu kara günlerin, ülkenin alnına sürmeye çalıştığı leke mutlak temizlenir.

Bu ülkenin dinamiklerinin hayata, insanlığa ve tarihe olan sorumluluklarını kimseye yeniden tanımlama gereksinmesi yoktur.

Gerçekler en açık biçimi ile ortadadır ve evet balçık filan yetersizdir.

Ülkenin sürüklenip sınırına getirildiği uçurumun başında ise, biz sanat alanlarının durmaya tahammülü kalmamıştır.

Orada, cılız seslerle “imdat” çağrıları yapmaya rıza göstereceğimiz bir durum yoktur.

Bu ülkenin işçileri, emekçileri, işsizleri, yoksulları, yurtsever yurttaşları, devrimcileri bilsinler ki; bizlerin sabrında sınanacak bir durum kalmamıştır.

Günlerdir avazımız çıktığınca bağırıyoruz.

Yaşam damarlarımızı kestiklerini, ülkemiz sanat alanlarını ve sanatçılarını insan ve toplum hayatlarından çıkarma girişimlerinin son hızla devam ettiğini duyuruyoruz.

Belgelerle kanıtlayarak durumumuzu tanımlamaya çaba gösteriyoruz.

AKP’nin ve işbirlikçilerinin sanat alanları ile olan faşist ilişkisi tepeden tırnağa açığa çıkarılmıştır. Sahteciliği, yasa tanımazlığı, sanat ve sanatçı düşmanlığı kanıtlanmıştır.

Bu gerçeği buradan ülkemiz ve dünya insanlığına duyuruyoruz.

21. yüzyıldayız.

Tarih yazıcıları bu durumu kayıt altına almalıdırlar.

Günlerdir uygulamaları tek tek tanımlamaya çabaladık.

Yine tanımlamaya, belgelemeye hazırız.

Aymazlık devam etmektedir.

Dinci gericilik, ırkçılıkla el ele vererek tüm sanat alanlarına ve yaratıcılarına karşı sinsi ve hain saldırılarını artırarak sürdürmektedir.

Bu saldırılara çanak tutan, zemin hazırlayan ve giderek bu saldırıların oluşmasına katkı sunan bildik bir çok isim “sanatçı”, “yazar” sıfatları ile aramızda dolaşmaktadır.

Bu türden namussuzluklara her dönemde her biçimi ile yanıt verdik, yine veririz.

Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Salonlarımızın yıkımına kadar uzanan bu faşist, kirli, rantiyeci, emperyalist saldırının karşısında set olmaya hazırlanıyoruz.

Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde ve AKM’de süreç başlıyor.

AKP’li belediye, rantın sınırlarını belirleme karmaşasında her gün daha da fazla bataklığa gömülüyor.

2010 daha şimdiden, sel vurmuş bir mezarlık görünümündedir.

Bu mezarlığın yeni hortlaklara ne kadar ihtiyacı olduğu ise ortadadır.

Parlamentonun 2010 kutsayıcıları ise, çağımızın aymazlarıdır.

Bakan efendi sus-pus olmuş, baş efendisinin ağzından çıkanlara bakakalan sıradan biri haline dönüşmüştür.

Bizler ise, 4 Kasım saat 18.30’da Muhsin Ertuğrul Sahnesinin önünde buluşmaya hazırlanıyoruz.

Ellerimizde meşaleler, fenerler, dillerimizde ortak sözümüz, onurlarımızı birleştirmeye hazırlanıyoruz.

Bir çoğul ses olarak, şarkılar söyleyip, şiirler okuyarak AKM’nin önüne kadar yürüyeceğiz.

Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ni ve AKM’yi yıkmak isteyen, çağın gericilerine karşı sözü olan her bireyin, her kurumun sözüne ortak olmaya hazırız.

Bizler; operacılar, senfoni sanatçıları, bale ve tiyatro yaratıcıları, dansçılar, dekor, kostüm, aksesuar, ışık tasarımcıları, sahne teknisyenleri, müzik yaratıcıları, sinema, tv alanındaki yaratıcılar, yazarlar sizleri birlikte yan yana olmaya çağırıyoruz.

Gelin, sesimizi çoğalttığımız sanatsal yaratı alanlarımızı birlikte savunalım.

Gelin, sözcüklerimizin kalıcı yaratıların ürünleri olduklarını birlikte kanıtlayalım.

Gelin, ülke insanlığımızın ortak sesi olduğumuzu, dünya insanlığına duyuralım.

Gelin, dinci gericiliğe ve ırkçılığa geçit vermeyeceğimizi birlikte haykıralım.

Gelin karanlığa karşı birlikte ışık olalım.

[email protected]

yazici   mail
Nereye?
Aydemir Güler
1990'lı yıllar!
Kemal Okuyan
Sabrın sınırlarını zorlamak
Orhan Aydın
YDD, BOP ve Türkiye
Özgür Müftüoğlu