www.soL.org.tr
Dış borçlar dörtnala artıyor
Korkut Boratav 27 Nisan 2008, Pazar

Türkiye'nin dış borçları Aralık 2006'da 205.5 milyar dolardı. 2007 sonunda ise 247.2 milyar dolara ulaştığı belirlenmiş. Milli gelirin (enflasyondan arındırılmış YTL olarak) yüzde 4.5 oranında büyüdüğü bir yıl içinde dış borçların yüzde 20.3 oranında (41.7 milyar dolar) artmış olması ne anlama geliyor? Endişe uyandırmalı mı? Yoksa, "borç yiğidin kamçısıdır" özdeyişine sığınarak "itibarımız var ki, borç veriyorlar" diye bir övünç vesilesi yapanlar mı haklıdır? Rakam cambazlığı da mümkündür: "Büyümeyi dolarla hesaplayın; 2007'de milli gelir yüzde 25 artmış. Dış borçlar, milli gelir artışının gerisinde seyrettiğine göre endişeye mahal yoktur."  

Bu sonuncu muhakemenin saçmalığını daha önce de vurguladık.: Tekrara gitmeden bir uyarı ile yetinelim: Sadece ucuzlayan dövizden kaynaklanan bir çarpıklığı gerçek sanıp, Lunapark'ta dev aynalarına bakan çocuklar gibi "ne kadar büyümüşüz" coşkusuna  kapılanlar pişman olmak üzeredir. 2008'in ilk üç ayında dolar yüzde 6 pahalılanmıştır. Yıl  boyunca böyle giderse, 2009 başlarında Türkiye'nin dolar hesabıyla niçin fakirleşmiş olduğunu da kamuoyuna onlar açıklayacaktır.

Kısacası, milli gelirin reel büyüme hızıyla karşılaştırırsanız, dış borçlarımızdaki artış aşırıdır. Salt AKP dönemiyle sınırlı bir gözlem yapalım: 2003-2007 yıllarında milli gelirin reel (sabit YTL hesabıyla) ortalama büyüme hızı yüzde 7; dış borçların yıllık artış hızı ise yüzde 14 dolaylarında seyretmiştir. Marifet sadece AKP'ye ait değildir: Türkiye ekonomisinin kesintisiz IMF yönetimine girdiği 1998-2007 döneminde milli gelirin yıllık büyüme hızı yüzde 3.5 civarındadır. Dış borçlardaki yıllık ortalama artış ise yüzde 11.4'tür.

***
"Dış borçlar aşırı artıyor" savını, "küreselleşme çağındayız; ekonomiler alabildiğine dışarıya açılıyor; gelişmekte olan ekonomilerin dış borçlarının artması da doğaldır. Türkiye de genel eğilimi izliyor" diye karşılayanlara ne demeli?

Uluslararası bir karşılaştırma yapalım: 1998-2007 yıllarını içinde tüm gelişmekte olan ülkelerin dış borçlarının yıllık ortalama artış oranı yüzde  5.5'tir. Türkiye'deki artış oranının yüzde 11.4'e ulaştığını yukarıda ifade ettik. Bu ülke grubunun dış borçlarında Türkiye'nin payı sözü geçen on yıl içinde yüzde 4'ten yüzde 6.1'e yükselmiştir.

Yabancı sermaye hareketleri içinde "dış borç yaratan" öğelerin oranı 2007 verilerine göre Türkiye'de yüzde 51.2'dir. Bu oran aynı yıl tüm gelişmekte olan ülkelerde yüzde 43.8'dir. Bu oran bakımından "Güney" coğrafyasında Türkiye ile "aşık atabilen" tek bölge Ortadoğu'dur. Afrika, Asya ve Latin Amerika'da aynı oran yüzde 18-48 arasında değişmektedir.

Dahası da var: Ocak-Şubat 2008'in ödemeler dengesi verilerine baktığımızda borç yaratan net sermaye girişlerinin bu dönemde göre 6.9 milyar dolara ulaştığını görüyoruz. Buna göre (çapraz kur hareketlerini ihmal edersek), Şubat ayında dış borç toplamının 254.1 milyar dolara yükselmiş olması gerekiyor.

***
Bu kötümser tabloyu kısmen hafifletebilecek iki "iyi haber" verelim: Birincisi,  Türkiye'de kısa vadeli borçlarının toplam içindeki payı fazla yüksek değildir; düşmektedir ve 2007'de yüzde 16.9'a inmiştir. Bu borçların rezervlere oranı da düşmektedir; ama, hâlâ yüzde 54.7 ile tüm gelişmekte olan ülkeler ortalamasının (yüzde 21.7'nin) bir hayli üstündedir. Olası bir dış borç krizinde, kısa vadeli dış yükümlülükler rezervlerden karşılanacağı için bu oran önemli bir risk göstergesidir. Ne var ki, IMF bu hesaplamaya vadesi bir yılın altına düşmüş olan orta-uzun dönemli borçların da katılmasını öneriyor ve Türkiye'de bu eklentinin sözü geçen risk göstergesini yüzde 100'e çıkardığını belirliyor.

İkinci "iyi haber" ise, 2007'de gerçekleşen 41.7 milyar dolarlık dış borç artışının 7.6 milyarının avro'lu borçların (dolardaki değer kaybı nedeniyle) yapay olarak şişkinleşmesiyle ilgilidir. Böylece, çapraz kur hareketlerinden arındırılmış dış borç artışının 34 milyar dolara inmiş olmasını, isteyenlere, bir teselli kaynağı olarak gösterebiliriz.

***
Dramatik olarak artmakta olan bir  gösterge var: Özel sektörün dış borcu... Bu tür  borçlar AKP'nin iktidara geldiği yıl toplamın yüzde 34'ünü oluşturmakta idi; her yıl tırmanarak 2007'de yüzde 64'e (158 milyar dolara) ulaştı. YTL'li yüksek kredi faizlerinden kaçan şirketler, çılgınca dövizli ve dış borçlara yöneldiler. Dış dünyadaki fırtına Türkiye'ye yaklaştıkça, öncelikle kimler ağlaşacaktır? Kazançları YTL, borçları dövizli olanlar...

yazici   mail