www.soL.org.tr
1 Mayıs'a yaklaşırken
Kemal Özer 27 Nisan 2008, Pazar

Geçen yıl 1 Mayıs, 1977'nin 30. yılıyla çıkıp gelmişti. Yanı sıra bir hesaplaşmayı, bir suçüstü yapma gereksinmesini de getirerek.

Geçen yıl 1 Mayıs, yine Taksim Alanı'yla gündeme gelmişti. 1977'nin kıyımına yeni yasakları, yeni zorbalıkları ekleyerek.

Geçen yıl 1 Mayıs, yalnız o günle sınırlı değildi yine. Taksim Alanı da yalnız kendisiyle sınırlı olmadığı gibi.

Geçen yıl 1 Mayıs, ‘yaşanan'larıyla sanatı yeniden bir algılama sürecine çağırıyor demiştik. Sıcağı sıcağına bir aktarım güncelliğiyle değil, bir Sanat Cephesi kurma girişiminde bulunmuş, bu Sanat Cephesi'nin içinde yer almayı seçmiş sanatçılara ‘yaşanan'la sanat arasındaki ilişkiyi yeniden değerlendirme fırsatı vererek.

Bu yıl 1 Mayıs'a yaklaşırken, yasaklar yine gündemde. Yasakların gerekçesine iki de yeni sözcük eklendi: Baş ve ayak.

Baş, düşüncenin de düşünce üretiminin de kaynağı. Ama bu yıl, kendi sınıfsal çıkarlarının iktidarda kalması uğrunda onu sınırlamaya, engellemeye kalkışanları temsil ediyor. Bunun için her türlü zorbalığı göze alacak olanları.

Ayak ise üretileni taşımanın, yaşanana ulaştırmanın simgesi. Ama bu yıl, önü kesilmek istenenleri, yürümesinden korkulanları adlandırıyor.

Bu yıl 1 Mayıs'a vurulan damga, bu iki sözcük üzerinden olacak. Baş ile ayak arasındaki çelişki üzerinden. Bir yanda ikisinin yer değiştirmesinden duyulan korku, bir yanda korkulanın, aşağılanmak istenenin kendi gücünü gösterme atılımı.

Bu yıl Taksim Alanı, yine bir toplardamar gibi. Yalnız kendisiyle sınırlı değil çünkü. Nasıl 1 Mayıs da yalnız o günle sınırlı değilse.

Görünenin ardına baktığımızda, geçmişten bugüne bütün bir birikimi görüyoruz. O birikimi tek tek oluşturanları özümleyerek çıkılıyor yola. Alanlar özümleyenleri bir araya getirmek için. Özümlemek yeni bir atılım için. Bir yıl önce verilen söze yeniden bakmak, o sözü yerine getirip getirmediğini, getirdiyse ne kadar başarılı olduğunu sorgulamak için.

1 Mayıs yalnız o günle sınırlı değilse, bundan. Taksim Alanı, yalnız kendisiyle sınırlı değilse, bundan.

Geçen yıl, ‘yaşanan'la sanat arasındaki ilişkiye yeniden bakmak için bir fırsat verdiğini söylemiştik 1 Mayıs'ın. Bu yıl, bu fırsatın nasıl kullanıldığına da bakacağız. Bir Sanat Cephesi kurma girişiminde bulunmuş, o Sanat Cephesi'nin içinde yer almayı seçmiş sanatçıların bu fırsatı ne ölçüde değerlendirebildiğine.

1 Mayıs'ta korku yalnız yürüyenlerden değil, yürüyenlerin coşkusu kadar bu coşkunun altında yatan o özümleme atılımından, o sorgulama aşamasından, verilen sözün hesabıyla verilecek yeni sözleri gündeme getirme hedefinden.

Baş ile ayak arasındaki çelişkinin korkusu, o çelişkiyi ortadan kaldıracak çözümün yaratılmasından.

[email protected]
www.blogcu.com/kemalozer

yazici   mail