www.soL.org.tr
Ucuza kapatmaya geliyorlar
28 Haziran 2006, Çarşamba

2001'de gördüğümüz senaryo bir kez daha sahnede. Bir yandan yurtdışına para çıkarken, diğer yandan ülkenin şirketleri kelepir hale geliyor. Döviz artışıyla ıskartaya çıkan şirketler için akbabalar kapıda.

HABER MERKEZİ Haftaya Merkez Bankası’nın Pazar günü aldığı 275 baz puanlık şok faiz artırım kararıyla başlayan piyasalarda tedirginlik devam ediyor. Pazartesi açıklanan kararlara rağmen döviz kuru 1,7 seviyesinin üzerinde seyretti. Borsadaki düşüş devam etti. Aynı gün öğleden sonra Merkez Bankası, piyasadaki türbülansın devam etmesi üzerine dolar satış ihalesi yapmak zorunda kaldı. Dünkü veriler ise önlemlerin ne dövizin çözülmesine ne de borsanın çöküşüne çare olamayacağını gösterdi. Dövizde dün yaşanan sınırlı düzeydeki düşüş ve borsanın bir miktar artması ile ilgili olarak şiddetli bir hareket öncesinde pozisyon alındığı yorumu yapıldı.

Üstelik Merkez Bankası, Pazar günü verdiği faiz arttırma kararı dışında günlük döviz satış ihaleleri yapmaya devam etme ve YTL alım ihaleleri ile piyasadaki fazla YTL’yi çekme kararı da almıştı. Yani elindeki tüm müdahale enstrümanlarını kullanacağını deklare etmişti. Bu nedenle, Merkez Bankası’nın sacayağına dayalı yeni önlem paketinin, bankanın son barutu olduğu ileri sürüldü. Bundan böyle Merkez Bankası’nın döviz kurundaki yükselmeye karşı döviz satış ihalelerindeki miktarı arttırmak yani piyasaya daha fazla dolar vermek dışında makul seçeneğe sahip olmadığı belirtiliyor. Yeni faiz artışı ve piyasadan daha fazla YTL çekilmesinin ekonominin reel dengelerini zorlayacağı için sermayedarların işine gelmediği yorumları yapılıyor.

Öte yandan, aynı anda hayata geçirilen üç önlemin dövizi istenen düzeyde aşağıya çekememiş olması, mali piyasalarda spekülatif hareketlerin varlığına işaret eden dedikodulara yol açtı. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Doğan Cansızlar geçtiğimiz gün, konuyla ilgili Merkez Bankası’nın dövize talebin spekülatif olan kısmının ayrıştırılması gerektiğini, aksi takdirde önlemlerin hiçbir işe yaramayacağını açıkladı. Ayrıca piyasalarda aynı saatlerde, George Soros’un fonlarını daha yeni harekete geçirdiği söylentileri de yayıldı.

Bu hafta, dalgalanmanın spekülatif boyutu yanında, reel sektöre ve yerli şirketlere etkisi de tartışılmaya başlandı.

Kelepir şirketler için geliyorlar
Dövizdeki hareket nedeniyle yabancı para borçları bir buçuk ay içerisinde dörtte bir oranında artan yerli şirketlerin ciddi sıkıntı içine girdikleri belirtiliyor. Benzer şekilde, halka açık şirketlerin de son dört aydaki toplam değer kaybı 77 milyar doları buldu. Değersizleşmenin dalgalanmanın devamıyla daha da derinleşeceği düşünülüyor. Bu noktada, zor duruma düşen yerli şirketlerin, yabancı tekellere Türkiye pazarına girmek için önemli bir fırsat yarattığı vurgulanıyor.

Diğer yandan piyasalardaki dalgalanma endişe verici boyutlara ulaşırken, yabancı yayın organlarında arka arkaya Türkiye’nin ekonomik potansiyeline vurgu yapan haberler çıkmaya başladı. Haberlerin, ciddi bir değersizleşme yaşayan ekonomide kelepir hale gelen şirketlere dikkat çekmek için yapıldığı ifade ediliyor. İngiliz The Guardian gazetesinin geçtiğimiz günlerde yayınladığı ve Türkiye’nin yatırımcılara sunduğu imkanlara övgüler içeren özel ekten sonra, Belçika gazetesi Le Soir de dün yaptığı haberde “tüm yabancı sermaye yatırımcılarının gözü Türkiye'nin müthiş potansiyelinde” yorumunda bulundu.

Ayrıca, ucuzlayan şirket hisselerini toplamakla meşhur Templeton Fonu CEO’su Mark Mobius dalgalanmanın başladığı günlerde yaptığı “Türkiye’de laik rejim tehlike altında” açıklaması ile borsadaki düşüşü hızlandırmıştı. Bu sayede, halka arz edilen THY hisselerini taban fiyattan ucuza satın almıştı. Dün yaptığı açıklamalarda ise dalgalanmanın en az 2-3 ay daha devam edeceği tespiti yapan Mobius, Türkiye’nin uzun vadede çok cazip bir pazar haline geleceğini vurguladı.

Bir diğer gelişme ise son dönemde Türkiye’deki tüm önemli şirket satın alma ve birleşmelerinde danışmanlık yapan Rothschild Yatırım Bankası’nın Türkiye’de ofis açma kararı vermesi oldu. Faaliyet portföyünde, ülkelerin borçlandırılması da olan bankanın, yaşanan ekonomik dalgalanmanın ardından Türkiye’de iş imkanlarının artacağı hesabını yaptığı belirtiliyor.

Bayrağı önce büyükler çekecek
Yerli şirketler, artan döviz kuru ve düşen piyasa değerleri nedeniyle çift yönlü basınç hissetmeye başladılar. Bu nedenle sermayedarlar, hükümetten sadece parasal önlemler değil reel sektöre ilişkin “ayni” önlemler de talep ederlerken, döviz cinsi borcu yüksek olan büyük grupların hızlı bir şekilde ellerindeki bazı şirketleri satışa çıkardıkları haberleri alınıyor. Bu gruplardan özellikle dış kredi kullanıp özelleştirme ihalelerini kazanan Koç ve Oyak ile Sabancı’nın, dalgalanmayla birlikte grup içi konsolidasyona hız verdikleri belirtiliyor.

Ülkenin en büyük sermaye grubu olan Koç Holding’e, Tüpraş için ödeyeceği 4,1 milyar dolar dövizdeki hareket nedeniyle 1 milyar dolarlık ek fatura getirdi. Koç Holding’in borçlarını karşılayabilmek için elindeki toplam piyasa değerleri yaklaşık 800 milyon dolar yapan Türk Demirdöküm, İzocam ve Döktaş’ı satmaya karar verdiği ifade ediliyor. Bu şirketlere yabancı fonların ilgi duyduğu da basına sızan bilgiler arasında. Koç’un geçtiğimiz günlerde ayrıca, Continental lastiklerinin ana distribütörlüğünü de elinden çıkardığı söyleniyor.

Erdemir’i 2,8 milyar dolara satın alan OYAK’ın ise birleşen Mittal-Arcelor’a şirketin büyük kısmını satmasının an meselesi olduğu belirtiliyor.

Bir diğer sermaye grubu Sabancılar ise holdingin amiral gemisi Akbank’ı uzun süre Deutsche Bank ile görüştükten sonra şimdi de ABD’li Citibank’a satmaya çalışıyor. Pazarlıkları uzun süredir devam eden bu alışverişte, son dalgalanma ile birlikte Sabancı’nın süngüsünün düştüğü yorumları yapılıyor. Sabancılar daha önce, önümüzdeki günlerde bazı alanlardan tamamen çekileceklerini ve bu konuda somut bir eylem planı ilan edeceklerini zaten açıklamışlardı.
yazici   mail