Kapatma davası sürecinde Yargıtay Başsavcısı, mütalaasını Anayasa Mahkemesi’ne verdi. Mütaalada AKP’nin şeriat devleti kurmak istediği belirtildi, ulusal egemenliğin laiklikle sağlanacağının altı çizilirken, AB sürecine sahip çıkıldı.
HABER MERKEZİ Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AKP’nin kapatma davası hakkındaki mütalaasını Anayasa Mahkemesi’ne verdi. Başsavcı mütalaasında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, laikliğe aykırı eylemlerin odağı durumuna geldiğinin tespiti ile eylemlerinin ağırlığı da gözetilerek temelli kapatılmasına, davalı partinin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan başlamak üzere iddianamede isimleri sayılanlara beş yıl süreyle siyasi yasak getirilmesi istedi.
Başsavcılığın mütaalasında, “Ulus, egemenlik yetkisini ilahi bir güçten değil bizzat kendisinden alır. Ulus egemenliğinin ilahi bir kaynağı yoktur ve bu nedenledir ki laiklik, Cumhuriyetin temel karakteristiğidir. Kurtuluş Savaşı yıllarında Ulus'un kurtuluş mücadelesini sekteye uğratan isyanların elebaşları, kışkırtıcıları, tertipçileri, bu din taciri molla, şıh, şeyh ve derviş takımıdır. Bin yıllık Türk yurdu Anadolu’yu işgale kalkışan Yunan Ordularını, İslamın ve Halifenin koruyucusu olarak gösteren ve öven de bu işbirlikçi mürteci zihniyettir. İrticanın kendi ulusuna ihanetleri, Kurtuluş Savaşı dönemi ile de sınırlı değildir. Cumhuriyet kurulduktan sonra da Şeyh Sait’ler, Derviş Vahdeti'ler İngiliz altınlarının parıltısıyla ve şeriat devleti-hilafet çığlıklarıyla ayaklanmışlar, binlerce şehit kanı dökmüşlerdir” sözlerine yer verdi.
Ilımlı islam devleti şeriatı getirir
Başsavcı’nın mütalaasında davalı partinin, 14 Mart tarihli iddianamede yer alan eylem ve söylemlerinin "ılımlı İslam devleti" adı altında bir şeriat devletine gidişin açık kanıtları olduğu kaydedildi.
İktidar partisine karşı kapatma davası açılamayacağına ilişkin savunmanın hukuki temele dayanmadığı ifade edilen mütalaada, “siyasi partilerin demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olduğunda kuşku yoktur. Ancak, bu onların faaliyetlerinin sınırsız olduğu, demokratik yöntemleri kullanarak demokrasiyi ortadan kaldırmalarına geçit verilebileceği anlamına gelmez. Siyasi partiler çoğulcu demokrasinin temel ilkelerine uygun davranmak zorundadır. Siyasi partilerin faaliyetlerine sınır çizilmesi, bazı eylemleri nedeniyle yaptırım uygulanması, özgürlükçü demokratik düzenin korunması amacına yöneliktir” denildi.
Yargı tartışmalarına cevap
Mütalaada, demokratik ve laik cumhuriyeti korumanın, Yargıtay Başsavcılığı’nın Anayasa ve yasalar ile belirlenmiş temel görevleri arasında olduğu belirtildi. Egemenlik yetkisinin kullanılmasında kuvvetler ayrılığının esas olduğu ve yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığı belirtilen mütaala da, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı söz konusu davayı Anayasada yazılı yetki ve esaslar çerçevesinde ‘ileri sürüldüğü gibi vehimlerle, sanal korkularla değil) somut kanıtlara dayanarak açmış, siyasi partiler üzerindeki yargısal denetim mekanizmasını işletmiştir. Savcıların görev unvanlarının başında taşıdıkları ‘cumhuriyet’ sıfatı, cumhuriyeti korumak için verilmiştir. Başsavcılığımız cumhuriyetin değerlerini, Anayasa ve hukukun üstünlüğünü her zaman ve her durumda savunmaya kararlılıkla devam edecektir” ifadeleri kullanıldı.
AB süreci AKP’den once de vardı
Mütalaada, AKP’nin ön savunmasında yer alan "Avrupa kamu düzeninin bir siyasi partinin kapatılmasını kabul etmeyeceği ve olası bir kapatma kararının Avrupa Birliği ile müzakereleri sonlandıracağı" iddiası konusunda ise şu görüşlere yer verildi: “Türkiye’nin AB ile birleşme müzakereleri davalı parti zamanında başlamayıp uzun zamandan beri süregelmektedir. Kaldı ki uluslararası ilişkiler parti temelinde değil, devletler ya da onların oluşturduğu kurumlar temelinde yürür. Diğer yandan davalı parti AB ile müzakere sürecini laikliğe aykırı faaliyetlerde bulunma için uygun ortam olarak değerlendirmiş, ülkemizde kendi siyasal gelişimi ve hedeflerine engel olarak gördüğü bazı kurumları tasfiye etmek, etkisizleştirmek için kullanmıştır.”
Sonuç: AKP kapatılsın
Mütalaanın sonuç ve istem bölümünde ise “Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, laikliğe aykırı eylemlerin odağı durumuna geldiğinin tespiti ile eylemlerinin ağırlığı da gözetilerek, Anayasa’nın 69’ncu maddesinin altıncı fıkrası ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 101’nci maddesinin b bendi uyarınca temelli kapatılmasına, davalı partinin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan başlamak üzere iddianamede isimleri sayılanların Anayasa’nın 69’ncu maddesinin 9’ncu fıkası ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 95’nci maddesi uyarınca temelle kapatılmaya ilişkin kararın Resmi Gazete’de yayınlanmasından itibaren beş yıl süreyle bir başka siyasi partinin kurucusu, yöneticisi, deneticisi ve üyesi olamayacaklarına karar verilmesi kamu adına talep olunur” denildi.
AB anayasası halktan kaçırılıyor | |
Ankara halkı kobay değildir! | |
Nâzım’ın şiirleri sokaklarda halkla olacak | |
Pando'da gerilim tırmanıyor |