www.soL.org.tr
Chavez komünist mi olmalı?
Kemal Okuyan 26 Temmuz 2006, Çarşamba

Kemal Okuyan (26 Temmuz 2006, Çarşamba)
Dün Venezuela'da devrimci bir dönemin açıldığını ama bu dönemin kritik aşamasının henüz geride kalmadığını yazmıştım.

Bu nesnel bir olgu ve Chavez'in ideolojisi, siyasal tercihleri ve bir lider olarak kapasitesi ile ilgili değil. İş Hugo Rafael Chavez Frias'a kalsaydı, Venezuela'nın aydınlık geleceğinin büyük ölçüde güvence altına alındığını söyleyebilirdik.

Chavez, Latin Amerika ve Venezuela'nın verili koşullarında devreye girebilecek en devrimci liderdir. Özelliği, bütün büyük devrimciler gibi, kendisi var eden verili koşullara tâbi olmaması, onların sınırlarını kabul etmemesidir.

Özel birisidir. Sınır tanımayan bir lider olarak ülkesinin, hareketinin ve kendisinin sınırlarını bu denli iyi kavramış olması şaşırtıcıdır. Müttefiki de olsa, bir başka siyasi hareketin önünü açmak için harcadığı çabaları samimiyeti kadar bu kavrayışla da açıklamak gerekmektedir.

Chavez, Venezuela Komünist Partisi'ne büyük önem vermekte ve özen göstermektedir.

Birçok devrim sürecinde, burjuva devrimci önderler ile onların müttefikleri arasındaki ilişki "kullan, at"la özetlenmiştir. En çok kullanılıp atılanın komünistler olduğunu söylemek zorundayız. Daha sonra Mao liderliğinde büyük bir başarıya imza atarak Çin devriminin önderliğini yakalayan komünistler, 1930'ların başında, destekledikleri burjuva milliyetçileri tarafından katledilmişlerdi. Bir burjuva devrimcisi olmamakla birlikte, ABD yanlısı Şah rejiminin devrilme sürecinde inisiyatifi ele geçiren molla hareketinin lideri Humeyni'nin komünistlerin celladı haline gelmesi için çok değil 2-3 yıl yetmişti. Anadolu'da sürmekte olan kurtuluş hareketinin yardımına koşan çiçeği burnunda Türkiye Komünist Partisi'nin yönetici kadrolarından "kurtulmak" için Kemalistler o kadar dahi beklememişlerdi.

Hugo Chavez'in burjuva devrimcisi olduğunu söylemiyorum. Eğer geleneksel kavramlar kullanılacaksa, ona en fazla yakışan, devrimci demokratlıktır. Devrimci olduğundan kuşku duyulmamalıdır, demokratlığı ise komünistlere karşı tavrından bellidir.

Chavez, komünistlere kendi hareketi olan Beşinci Cumhuriyetçilere gösterdiğinden daha yakın bir ilgi göstermekte, onların hızlı bir biçimde güçlenmesi için elinden geleni ardına koymamaktadır.

İki neden öne çıkıyor... İlki tarihsel tercihlerle ilgili... Chavez ülke sosyalizme taşınacaksa bunun komünistler olmadan gerçekleşmeyeceğini biliyor. Yalnız sosyalizmin kuruluşu değil, onun için verilecek kavgada Venezuela Komünist Partisi mutlaka gerekiyor.

Chavez'in VKP'yi sahiplenmesinin diğer nedeni ise bu partinin boyunu aşan bir siyasi olgunluğa imza atması. Hiç umulmadık bir biçimde gelişen Chavez'ci süreci başından beri tereddütsüz bir biçimde destekleyen Venezuela Komünist Partisi, küçük partilerden beklenecek doktriner davranma alışkanlıklarını bir çırpıda terk edip, buna karşılık kimliğini korumayı becererek komünist partilerinde ne yazık ki pek sık karşılaşamadığımız bir siyasi beceri göstermişti. Chavez ve ekibi bu beceriye de büyük önem veriyor.

Tarihi boyunca iktidarlar ve özellikle ordu tarafından acımasız baskılarla karşılaşan Venezuela Komünist Partisi'nin darbeci bir subayın başlattığı devrimci bir süreci içtenlikle desteklemesi her zaman tanık olunabilecek bir tavır değildir. Chavez'in hâlâ sınırlı bir etkiye sahip VKP'nin siyasi mücadeleye böylesine yaratıcı bir biçimde bağlanmasını karşılıksız bırakmadığı açık bir biçimde görülüyor.

Jose Vicente Rangel, Chavez'in yardımcısı, deyim yerindeyse Venezuela'nın "ikinci adamı"dır. Venezuela Komünist Partisi'nden ayrılmadan önce bu parti adına tam üç kez başkanlık seçimlerinde aday olan Rangel'i VKP'nin Kongresi'nde dinleme olanağı buldum. Meksika'ya gittiği için kongreye katılamayan Chavez'in uzun bir mektubunu getirmişti yanında. Mektup çok anlamlıydı. Lakin asıl önemli olan Rangel'in söyledikleriydi. 18 yıl önce ayrıldığı partisi için, "bu benim partim, Venezuela'nın geleceği olan parti... Ne büyük parti bu" diyordu Başkan Yardımcısı...

Alında bu, Kongre'nin açış konuşmasıydı. Venezuela Komünist Partililer, kendisi bir komünist olmayan Chavez'i ve yakın kadrosunu hiç ikirciklenmeden liderleri olarak kabulleniyor, onlar da partiyi henüz yeterince güçlü olmasa da, "esas oğlan" olarak değerlendiriyorlardı.

Bana göre Venezuela'da olgunlaşmakta olan sürecin en önemli özelliklerinden birisi, Chavez ile komünistler arasında kurulan bu teklifsiz ve ilerletici ilişkidir. Chavez'in bir komünist, marksist ya da sosyalist olup olmaması tartışıladursun, söz konusu ilişki bu tartışmaları büyük ölçüde boşa çıkarmaktadır:

Chavez iyi ki bir marksist ya da komünist değildir, böylesi daha sağlıklıdır!

[email protected]

yazici   mail