www.soL.org.tr
'İslami Calvinistler' hak arıyor, faşistler uzlaşma...
23 Ocak 2008, Çarşamba

Gazetemiz yazarlarından Yurdakul Er, ülkenin temellerine konulan dinamitlerin artık teker teker patlamaya başladığına işaret ediyor.

YURDAKUL ER

Türkiye’nin çözülmesi, eski sadık kahyaların bildik yerlerinde daha sağlam duramaması ve hepsinin, yeni kahya adaylarıyla boğaz boğaza kanlı bir hesaplaşmaya girmesi anlamına geliyor. Galiba şimdi bu aşamaya girmiş bulunuyoruz. Yeni gelenler, eskilerin ayağını kaydıracak. Vahşi hayvanların başına çöktükleri av için aralarındaki boğazlaşmadır yaşadığımız.

Av veya kurban, Türkiye’dir. Görüyoruz.

Ama bu “av”, ülkemiz ve emekçi halkımızın yarattığı değerler, sahnedeki vahşi hayvanların dişinin kovuğuna bile yetmez. Türkiye ve halkımızın boyutları küçük olduğundan değil, hepimizi besleyecek kadar büyüktür ülkemiz, ama halkımızın ve yurdumuzun zenginliklerine göz dikmiş bu kanlı odakları doyuracak kadar büyük değildir; bu, doğru. Bunların gözünü hiçbir şey doyuramaz. Rusya bile, kendi içinden çıkardığı “vampirleri”, uçsuz bucaksız zenginlikleri ve yüz milyarlarca dolara rağmen doyuramıyor. Yoksul ülkemiz ve halkımız mı bu açgözlü barbarları “kesecek”?

Bu, çok önemli değil.

Önemli olan başka şeyler ve bunların içinde de en tehlikelisi, ülkenin temellerine konulan dinamitlerin artık teker teker patlamaya başlaması. Bu hesaplaşmadan, bu “uzun bıçaklar salısı”ndan sonra, Türkiye burjuvazisi huzur bulamaz. İç kapışma, Anadolu kaplanları da denilen imam kılıklı “İslami Calvinistler” ile sıradan, yani “eski moda Amerikancı faşist katiller” arasında değil, sermayenin değişik sektörleri arasındadır.

Sermaye hesaplaşmaya mecbur. Uzlaşmaları çok zor.

Trajediyi katmerleştiren, bu hesaplaşmanın, dünya finans piyasalarında adıyla sanıyla çok korkutucu bir kavramın, çöküşün, “crash” adıyla manşetlere yerleştiği bir sırada patlak vermesidir. Piyasalardaki son darbenin Berlin veya Paris’i fazla rahatsız etmeyeceğini “crash”in ikinci gününde gördük. Sıkıntılar, hemen Türkiye, Hindistan tipi ülkelerin sırtına yüklenebilmiştir.

Ama ne olursa olsun, Amerikan ekonomisinin büyük darbe aldığı bir günün hemen ertesinde böyle bir sürü eski moda Amerikancı faşistin toplanması, bir yanıyla, “kültürler çatışması” kavramını da akla getirmiyor değil. Ama dolar ile avro arasında da bir cepheleşmenin yeni boyutlar kazandığına tanık oluyoruz.

Şöyle veya böyle, cephe açılmış ve hatta taraflarca da resmen ilan edilmiştir.

Maalesef, bazı yarım akıllı solcuların, bu faşist odakların üzerine gidilmesini bir demokrasi zaferi olarak göstermeye çalışacağını biliyoruz. Bunun gerçekle yakından uzaktan ilgisi yoktur. Çözülen her devlet, kendi içinde eski koordinatları geçersizleştirir; yeni koordinatlar kurmaya çalışır.

Biz, buna, “devrimci durumun cilvesi” de diyebiliriz. Böyle dönemlerde, birden patlak veren olaylarda, normal koşullarda olmayan bir şey sahneye çıkıverir ve “it iti ısırmaya başlar.”

Oral Çelik ve tayfasının etrafındaki çemberin daralması, hayra alamet değildi. Şimdi sonuçlarını görmeye başlayacağız. Sermaye, bağırsaklarını temizlemeye her zaman meraklıdır. “Mecburdur” demek daha doğru. Borsa, bunun sadece bir parçasıdır. Bazı fazla tanınmış faşist ve faşigelere yönelik son baskın ve gözaltılar, soruşturmalar, bu temizliğin şiddetinin istenen ölçülerde kalmayacağını gösteriyor. Demek, Reagan-Bush çizgisinde gelişen ve Türkiye’ye de 12 Eylül’le birlikte çözülmenin kapısını açan bir korkunç yaratığın yerine göz dikenler var. Kapışma galiba buradan bakınca bir anlam kazanıyor.

Türkiye solu, faşistlerle “İslami Calvinistler” arasındaki bu sürpriz çekişmede, kendisine elbette taraf arayamaz. Ama aydınlanma geleneğinden bazı çevrelere, “aklınızı başınıza devşirin, ülke elden gidiyor, hiç değilse şu Sırbistan’a bir göz atın” diye seslenmemek de siyasetsizlik olur.

Türkiye, bu imam veya ergenekon kılıklı vahşi hayvanların boğazına sarıldığı bir ceylana benziyor. Devrimcilerinden başka güveneceği hiçbir dağ kalmamıştır.

Demek, bir şeylerin düğmesine basmak zorunda kaldılar.

Devrimciler, gericiler arasındaki bu cephelerin iç düzensizliklerini elbette dikkate almak zorundadır. Örneğin Yurtsever Cephe, bunu yapabilecek bir entelektüel kapasiteye fazlasıyla sahip olduğunu kanıtladı. Tespitleri tutuyor.

Sokak, üzerimize yıkılıyor.

yazici   mail