www.soL.org.tr
Babacan Brüksel'e gitti
27 Mayıs 2008, Salı

Ali Babacan'ın bugün Türkiye-AB Ortaklık Konseyi toplantısında Türkiye'nin AB yolunda attığı adımları bir bir anlatması bekleniyor. Brüksel'e gitmeden önce yaptığı açıklamalarla AB'nin yargı ile ilgili yorumlarını "doğası gereği" olarak tarif eden Babacan, Brüksel'deki toplantının niteliğine de işaret etmiş oldu.

resim

HABER MERKEZİ Türkiye ile AB arasındaki en üst düzeyli karar organı olan Ortaklık Konseyi’nin Brüksel’de yapılacak 46’ıncı oturumunda, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinde son dönemde yaşanan gelişmeler ile Türkiye’deki reform süreci ele alınacak.

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Brüksel’e hareketinden önce düzenlediği basın toplantısında, AB Dışişleri Bakanlarını buluşturan Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi’nde onaylanan ortak tutum belgesini değerlendirdi.
Belgenin hazırlığı sırasında bazı sorunlar yaşandığını kaydeden Babacan, “Bazı üye ülkeler, bizim tam üyelik hedefimizi aşındırmayla alakalı bazı çabalar gösterdiler, doğrudur. Ancak diğer ülkelerin, dönem başkanlığının yine Türkiye’nin tam üyelik hedefinin açık seçik korunmasıyla alakalı ayrıca mücadelesi söz konusu oldu ve sonunda ortaya çıkan belge bizi tatmin eden bir belgedir” dedi.

Babacan, ortak tutum belgesinde Türkiye’nin üyelik hedefinin açıkça zikredildiğini vurgulayarak, bugün yapılacak toplantıda AB’nin bu ortak pozisyon belgesinin dönem başkanlığı tarafından gündeme getirileceğini ve belgenin AB müktesebatının bir parçası olacağını belirtti.

Katılım” kelimesine takılmış
Sorunsuz bir toplantı olmasını beklediğini de ifade eden Ali Babacan, “Sıkıntıların tamamını aşmış durumdayız. Ancak kuşkusuz, müzakere sürecimizin farklı aşamalarında sürekli olarak bu ‘katılım’  kelimesiyle alakalı olarak müdahaleler bizi rahatsız etmektedir. Bu, AB’nin temel ilkelerinden biri olan ahde vefa ilkesiyle uyumlu bir tutum değildir” diye konuştu.

AB “doğası gereği” içişlerine karışır
Babacan, AB’den Türk yargısına ilişkin yapılan açıklamaların hatırlatılması üzerine de Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinde olan bir ülke olduğunu belirterek, Türkiye’nin AB ile 2005 yılında üzerinde mutabık kaldığı müzakere çerçeve belgesi olduğunu hatırlattı.

Türkiye-AB ilişkilerine hem hukuki, hem siyasi çerçeveden bakıldığı zaman Türkiye’deki gelişmelerle alakalı olarak AB’nin yorumlarda bulunması, rapor hazırlaması ve pozisyon belirtmesinin ilişkilerin doğasında olduğunu belirten Babacan, bunu bu şekilde yorumlamak gerektiğini söyledi. Babacan “Aday olan tüm ülkeler için bu geçerlidir. Müzakere eden bir ülkeyle alakalı olarak yaşanan bu gelişmeler, kuşkusuz AB Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve üye ülkelerin ilişkilerinin tabiatında var. Bu, biz üye oluncaya kadar devam edecek bir süreç” diyerek AB’nin ülkenin ekonomisinden yatırımlarına kadar müdahale etmesini “tabiatı gereğidir diyerek” meşrulaştırdı.

En önemli meselelerinin, Türkiye’deki gelişmelerin doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlamak olduğunu belirten Babacan kurulacak yakın diyalogun bu anlamda önemli olduğunu vurguladı. Bu anlamda 27 başkentte kulis çalışmaları yaptıklarını belirten Babacan “Belgenin mümkün olduğunca doğruları, gerçekleri yansıtacak bir belge olması konusunda çabalar gösterildi. Ancak doğru bilgiye dayanarak yapılan yorumlar da kuşkusuz AB’nin kendi yorumlarıdır. Onlar doğru bilgiye ulaştıktan sonra değerlendirmelerini nasıl yaparlar, onların vereceği bir karardır” dedi.

Belgede yargı vurgusu ön planda
Türkiye-AB ilişkilerinde en yüksek karar organı olan Ortaklık Konseyi’nde Türk tarafına sunulacak belgede siyasi partilere açılan kapatma davalarının yakından izlendiği belirtilerek, “AB, bu davaların sonucunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına ve Avrupa Konsey Venedik Komisyonu’nun belirlediği ilkelere uyumlu olacağına güven duyar” deniliyor.

Ayrıca “Yargının tarafsızlığını, bağımsızlığını ve etkinliğini ve hızlı çalışmasını güçlendirmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Böylece halkın yargıya güveni artacaktır” denilen belgede hakim ve savcılara AİHM ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi eğitiminin artarak sürdürülmesi salık veriliyor.
Siyasi reformların yavaşlamasından üzüntü duyulduğu kaydedilen belgede, “AB, hükümetin anayasayı değiştirme niyetini not eder. Türk anayasa hukukunun Avrupa standartlarını bütünüyle kucaklayabilmesi için bu (anayasa değişikliği) çok önemli bir fırsat sunmaktadır” deniliyor.

“Emek karşıtı yasaları geçirdiniz, tebrikler”
Belgede ayrıca makro ekonomik istikrar yolunda Türkiye’nin geçen yıl önemli yeni kazanımlar sağlaması, borç dinamiklerini iyileştirmesi, ihtiyatlı ve sıkı politikalarla mali konsolidasyonu sürdürmesi, mali şeffaflığı artırması, sosyal güvenlik reformunu geçirmesi, özelleştirmelerle ve mali disiplinle yatırım iklimini iyileştirmesi övülse de cari açıktaki hızlı yükselişin “yakından izlenerek acil önlemlere hazırlıklı olunması” uyarısı yapılıyor.

Nedir bu konsey?
12 Eylül 1963 tarihli Ankara Anlaşmasının 23. maddesi uyarınca kurulan ve kararların oybirliğiyle alınabildiği Ortaklık Konseyi, Türkiye ve AB üyesi ülkeler, AB Komisyonu ve AB Konseyi temsilcilerinin katılımıyla toplanıyor. Ortaklık Konseyi’nde Türkiye’nin ve AB’nin birer oy hakkı bulunuyor.

yazici   mail