www.soL.org.tr
Üç Maymun ile gelen üçüncü ödül
27 Mayıs 2008, Salı

Yeni İnsan Yeni Sinema dergisi yazarı Zahit Atam, Cannes'da Üç Maymun filmi ile "En iyi yönetmen" ödülünü alan Nuri Bilge Ceylan sinemasını değerlendirdi. Atam, bu toprakları bütün kirlenmişliğine rağmen seven yönetmenin Koza'dan Üç Maymun'a kadar olan serüvenini selamlıyor.

resim

ZAHİT ATAM

1994 Türk sineması için bir milat yılı olarak anılabilir, Zeki Demirkubuz ve Yeşim Ustaoğlu ilk uzun metrajlı filmlerini yaptılar, bir yıl sonra da Nuri Bilge Ceylan ilk kısa filmini (Koza) yaptı. Yapar yapmaz da Cannes'a davet edildi, ilk kısa filmiyle ün kazanan nadir yönetmenlerden oldu.

Ancak ün ve sinema birbirine yakın isimler olsa da, Ceylan'ın bir film yapmayı, öykü anlatmayı, dramatik çatışma kurmayı, insanlara ve onların bu düzendeki çıkışsızlıklarına tanıklık etmeyi sinematografik olarak anlatabilmesi için zaman geçmesi gerekiyordu. 1997 yılında çektiği Kasaba'dan başlayarak bir öykü anlatmanın ve insanlara dair gözlemler yapmanın aranışına girdi; ancak anlatacak bütünlüklü bir öykü bulmanın sıkıntısını yaşıyordu. Bu nedenle Kasaba üç ayrı öyküden oluşur; finali ise Ceylan'nın gerçek temalarının izlerini taşır. Mısır mevsimi sona ermiş. İnsanlar oturmuş közde mısır eşliğinde hayatlarını değerlendiriyor, yalnız aile bireyleri var. Kendi geçmişleri ve hayat üzerine konuşurlar, başka hiçbir somut olay yoktur, olay kendi doğallığı içinde parçalara bölünür. Sürekli bir şeylerin olmasını bekleyen izleyicinin sıkıldığını bana bizzat yönetmen anlatmıştı. Oysa ki bu bölüm bizim sinema tarihimizde kesinlikle bir yere sahiptir, hayatı ve insanları anlattığı için, yönetmenin ya da senaristin anlamsız hikayecikler, yavan çatışma noktaları koyma çabalarından uzak kalarak, insanlar arası kişilik, güç, yapabilme yetisinin sınırları, insanların bunlara kayıtsızlıkları, içlerindeki boşluk, ritimsiz bir dünyada uğuldayan rüzgarın sesi ve elbette büyük bir içtenlikle yazılmış itirafların ve güçsüzlüklerin resimleri, diyaloglarına yöneldiği için.

Ardından 1999 yılında gelen Mayıs Sıkıntısı ve öykünün ayak izleri; ama yaşamın ritmi, kırsal yaşamdaki donuk insan yüzleri, insanların birbirleri hakkındaki tuhaf yanılsamaları, yerelliğin insanı tüketen yüzü ve elde tam bir senaryoyla yola çıkış. Mayıs Sıkıntısı ile renkliye döner, fotoğraflar daha da çarpıcı hale gelir. Artık aile ve ilkokul sıralarından çıkılmış, kasabaya gerçekten dönülmüştür, ortada bütün doğallığı, sakinliği ve tükenmişliğiyle kasaba vardır. Film çekmek için kasabaya dönen bir oğul, üniversite sınavını kazanamayan bir genç, ağaçlarının derdinde bir baba, Cumhuriyet törenleri, kasabadan kente gitmek isteyen ile ömrünün nihayetini bekleyen insanlar.

Nihayet tam bir öykü anlatır Ceylan Uzak'la (2002), ancak yaşamın doğal ritmi biraz aksamıştır, olaylar birbirini takip eder, ama Kasaba'nın insanın iç dünyasına oturan derin atmosferi de azalmıştır. Uzak'ta kasabanın üniversiteyi kazanamamış, çalışmaya başlamış, ama 2001 krizinde işinden olmuş delikanlısı nispeten kentte tutunmuş bir fotoğrafçının yanına, İstanbul'a gelir. Orada kentli kültür ile kırsal yapının insanının hayatı yaşayışı arasındaki çatışma filmin ana konusudur, ama iki insanın hayatı algılayışı ve yaşayışı arasındaki çatışma da kendi içinde verilmektedir. Yalnızca kültürel bir çatışma değil, daha yetenekli-eğitimli bir insanla, eğitimi az, hayata tutunmaya çalışan, ekmeğinin derdinde olan bir insanın çatışması da vardır. Ama bir iç sorgulamaya dönüşmez, çatışmanın eşiğinden dönülür, sorular ortaya çıkar, sorgulama tamamlanmadan biter Uzak. İnsanımız üzerine etkileyici gözlemlerden oluşan karlı İstanbul görüntüleri arasındaki bu film ilk kentli filmi olacaktır.

2006 tarihli İklimler bizim sinemamızda eğitimli insanların aşkı, umutsuzlukları, kişilik çatışmaları ve insanlar arasında yer yer iktidar mücadelesine dönen ilişkiler üzerine derin bir filmdir. İklimler yaşanamamış aşklarımızla dolu kimsesizler mezarlığındaki bütün eğitimli insanların aşkı paylaşma ve "bir"leşme süreci olarak değil de, yaşamı birbirine zehir etme sürecine dönüştüren acı ve umutsuz bir hikayedir.

Özellikle İklimler başta olmak üzere Ceylan'ın sineması sanki bizim toplumumuz için yapılmamıştır. Bir tür Batılılar için yapılmış gibidirler; Ceylan da bunu belirli ölçülerde biliyordu, hiçbir zaman Türkiye'de çok geniş kitlelerin seyrettiği bir film yapamayacağını çok iyi biliyordu. Bu tür bir sinemanın tıpkı Yeni İran Sinemasında olduğu gibi yaşamak için festivallere gereksinim duyacağını da biliyordu. Batılılar için film yapmak bir suçlama olarak kullanılmıyor burada, hayatın ritmi, insanlar arasındaki ilişkilere bakış, gözlem yapan yönetmenin arka planda bize yansıyan yüzünde derin Batı kültürünün ve sanatının izleri var. Batı deyince bazıları Hollywood'u düşünebilir, ama bizim amaçladığımız 18. yüzyıl Romantizminden başlayarak ve araya elbette Rus Gerçekçiliği ve özellikle Çehov'u da katarak bir sanat dünyasının insanı yeniden yaratma çabasıdır. Bu sinemanın izleri gerçekçilikte bulunur, aynı zamanda insan yaşamı üzerinde serinkanlı gözlemlerin yapıldığı bir uğrağı da içerir. Bugün sinemamızda Nuri Bilge Ceylan, Yeşim Ustaoğlu'yla birlikte gerçekçi sinemanın en iyi fotoğraf veren iki yönetmeninden birisidir, ancak fotoğrafın yanında psişik derinlik ve derin çatışmaların yaşandığı bir bağlamda gerekir; bu anlamda Ceylan Uzak'tan başlayarak giderek bu bağlamı adım adım inşa ediyor.

Henüz görmediğimiz Üç Maymun'dan itibaren bütün Ceylan filmlerini öneririz ve dünyanın değişik yerlerini görmüş ve bir kısmında yaşamış bir insan olarak Ceylan'ın, İslam'ın ve kapitalizmin yükselişinin yaşandığı ve liberal İslam'la kirlenmiş topraklarımıza sevgiyle ama içten içe acıyarak baktığını da bilelim; umutsuz bir konumu var, çünkü toplumumuzun yıkıntılarla dolu bir tarihi var. Yoksa milliyetçi bir hezeyandan en uzak yönetmenlerimizden birisi, hayatın dingin topraklarında acımasız yaşam koşullarımızı ve insanlarımızın parçalanmışlığını gözlemleyen yalnız bir üstad.

Sinemamız için Cannes'dan alınmış bu üçüncü ödül (Yılmaz Güney, Yol ve Nuri Bilge Ceylan, İklimler ve Üç Maymun) kutlu olsun.

yazici   mail