www.soL.org.tr
'Yürümekle bir şeyler olduğunu gördük'
30 Mayıs 2008, Cuma

ODTÜ'de öğrencilerin son iki haftadır sürdürdükleri mücadele, boykot ve eylemlerle ilgili olarak yurt öğrencileriyle bir röportaj gerçekleştirdik.

resim

soL: ODTÜ'deki ve özel olarak yurdunuzdaki süreci kısaca değerlendirebilir misiniz?

Dursun, Biyoloji 2. Sınıf Öğrencisi
Süreç tahmin ettiğim gibi bir süreç değildi, çünkü insanlar yurt koşullarına alışmış, yurt koşullarının hantallığı içinde hantallaşmıştı ve tepki çıkacağını düşünmüyordum fakat sürecin mantıklı ve düzgün bir hatta evrilmesi normal. Çünkü insanlar 6 kişilik odalarda, deyim yerindeyse insanca yaşama koşullarının altında yaşamaktan memnun değil. Sürecin benim için en büyük getirisi bir şeyler yapabileceğimi ummadığım insanlarla beraber bir şeyleri yapabileceğimi görmem oldu. Olaylar yurt ve kantin koşullarına yönelik tepkilerden temellendi fakat insanların başka olaylarda da bir araya gelebileceğini görmek hoş.

Koray, Genetik Son Sınıf Öğrencisi
Bizim yurdumuzda her şey yurt sorunlarının ele alındığı toplantının yurt kantininde yapılmasıyla başladı. Daha önce resmi kanallarla yapılan başvuruların sonuçsuz kalması, bu toplantıda eylem kararının ortaya çıkmasına sebep oldu. Aynı gece 2. Yurt tarafından başlatılan bu eylem birçok yurttan öğrencilerin katılımıyla yurtlar bölgesinde kitlesel ve sürekli bir hal aldı. Yapılan görüşmelerden istenen sonuç çıkmadığı için eylem, yurt önünde kurulan çadırlar ve yurttan taşınan yataklarda kalma biçiminde sürmeye başladı.

Ozan, Sosyoloji, 2. Yurt Öğrencisi
ODTÜ'de uzun süredir yurtların barınma koşulları ve yurt kantinlerinin pahalılığı hepimizin tepkisini toplamıştı, çünkü çok açık gördüğümüz bir şey sermaye ve rektörün işbirliği içerisinde öğrenciye "müşteri " gözüyle baktığıdır. Rektörlük ve kantinler arasındaki ilişki o kadar belirgindi ki tüm öğrenciler tepkimizi dile getirdik. İsa Demiray Yurdu'nda bir boykot başladı ve boykot varolan tepkiler üzerinden tüm yurtlara yayıldı. Öğrencilerin hemen hemen hepsinin katılımı sayesinde tüm yurtlarda kantinlerin fiyat listelerini istediğimiz düzeye indirdik. Ayrıca, biz 2. Yurt öğrencileri olarak, yurdumuzun tadilat edilmesi için bir mücadele başlattık. Başlangıçta, tadilat için, yurt öğrencileri tarafından rektörlüğe dilekçe verildi fakat dilekçelerimizin rektörlük tarafından işleme konmaması hepimizde büyük tepki yarattı. Aynı akşam, yurt kantininde yaptığımız toplantıda, o gece saat 00.30'da yurdun önünde bir eylem yapma kararı aldık. Gerçekleştirdiğimiz eylem sonrası yapılan toplantıda ise taleplerimiz kabul edilene kadar eylemlerimize devam etmeyi kararlaştırdık. Ertesi gün odalarımızdan başlattığımız eylem tüm yurtlara yayıldı ve yaklaşık 1000 arkadaşımızın katılıp tepkilerini dile getirmelerini sağladı. Eylemin hemen ardından, rektörlükten görüşme talebi geldiğinde, mücadelenin dilekçeyle değil bu şekilde sürdürülmesi gerektiğini tüm öğrenciler onayladı.Ertesi gün rektörlükle yapılan görüşmede ise rektörlük temsilcileri taleplerin hepsinin kabul edilemeyeceğini dile getirdi ve bunun üzerine öğrencilerin toplantısında taleplerimiz kabul edilene kadar mücadele etmeye karar verdik. Eylemimizin formatını değiştirip, yataklarımızı yurt önüne taşıyıp ve yurt önünde çadır kurup orada kalarak devam ettik. Bu eylemimizi de büyük bir başarıyla yurt önünde bitirdik.

Can, İnşaat Mühendisliği 3. Sınıf Öğrencisi
Mehmet Ali, psikoloji 2. Sınıf Öğrencisi
İsa Demiray Yurdu kantininde yüksek fiyatlar nedeniyle kantincinin uyarılmasından sonuç alınamayınca yurt öğrencilerinin başlattığı boykot, kısa süre içinde kampustaki diğer yurtlara da sıçradı. Olayların eylem boyutuna dönüşmesine sebep ise 2. Yurt öğrencilerinin insanca koşullarda yaşamak için yurt tadilatı istekleri oldu. Resmi yollardan yaptıkları başvuruları sonuçsuz kalan yurt öğrencileri, yaptıkları toplantıda, seslerini duyurmak için gece eylemleri kararı aldılar. Aynı gece 2. Yurt öğrencilerinin başlattığı eylemler karşılığını buldu ve 2. Yurt öğrencilerinin isteklerini aşıp, bütün yurtlardaki öğrencilerin kitlesel olarak katıldığı bir harekete dönüştü. Hatta eylemlerin ilk iki günü, 2. Yurt öğrencilerinin taleplerinden ziyade öğrencilerin kendilerine dayatılan tüketim kültürüne karşı yükselttikleri ses damga vurdu; okuldaki yüksek fiyatlar ana konuydu.

soL: Peki, genel olarak bu sürecin ne tür kazanımları oldu, biraz bahseder misiniz?
Dursun: Kendi fikrimce, okulda geçirdiğim 3 sene içerisindeki, doğru bir olaya tepki verilmiş en kitlesel eylem olması ve içinde bulunan insanların çekinmeden yürümesi benim için en büyük kazanımdır. Kafalarda oluşan "Yürümekle ne olur?" türünden düşüncenin değişmesi açısından da önemli görüyorum.

Ayrıca, uzun süreden sonra, öğrenci dayanışmasının tavan yaptığı bir sürece şahit olduk. Bu süreçte öğrencilerin boykottaki yurt öğrencilerine gerek maddi yardımları, gerekse destek ziyaretleri önemlidir. Sloganların, eylemlerin yerini bulmadığı, hiçbir şey kazandırmayacağı yönündeki düşünce kırılmaya başlandı. Onun dışında öğrenciler, tek tek sorumluluklar üstlendiler bu süreçte. Bu da oluşan dayanışma ruhunun göstergesidir.

Koray: Bu eylemlerin temelinde, eylemlerin kaynağını insanların hayatını domine eden sorunlardan alması yatıyor. Umudum odur ki, bu eylemler ODTÜ'de ve diğer üniversitelerde genel boykot ve öğrenci haklarının daha etkili savunulması için bir kıvılcım oluşturacaktır.

Can-Mehmet Ali: Bugün 2. Yurt ve boykot gerçekleştiren tüm yurtlar önemli kazanımlar elde etmiş durumda. Örneğin yurt kantinlerinde ciddi fiyat indirimlerine gidilmiş ve 2. Yurtta acilen fiziksel iyileştirmelerin gerçekleştirilmesi ve 2009'da tadilat sözü alınmıştır  ve bu sözlerin resmileştirilmesi yolunda bulunulan talep kabul edilmiştir.

Bu eylemlerin en büyük kazanımı ise farklı yapıdaki birçok insanın, ortak paydalar doğrultusunda hak arama mücadelesine girişmesinin mümkün olduğunu kanıtlamasıdır. Ayrıca kazanımlar, üniversitede gerçek söz sahibinin öğrenciler olduğunu göstermiştir. Final dönemine denk gelmesine rağmen öğrencilerin kitlesel katılımı ve dayanışması ise gerçekten dikkat çekicidir. Bunun yanı sıra, ODTÜ yurtlarında çalışan emekçilerin de öğrencilere destek vermesi moral ve kendine güven açısından önemlidir. Son olarak, ODTÜ'nün geleneği bugün de devam etmektedir.

Ozan: Eylem sonrası arkadaşlarla yaptığımız toplantıda, birarada ve örgütlü durduğumuz sürece tüm haklarımızı kazanabileceğimizi ve bunun önemini konuştuk. Rektörlüğün bizleri birer müşteri olarak gördüğü ve bugün bu koşullarda yaşamamızın en büyük nedeninin kar hırsı olduğu açığa çıktı. Özelleştirilen kantinlerin daha fazla kar amacıyla öğrencilere saldırdığını gördük. Aslında mücadelemiz ODTÜ'deki liberal zihniyete karşı da bir mücadeledir. Mücadelenin bu başlığının sonucunda ODTÜ'de kamucu bilincin yerleşiklik kazanacağını düşünüyorum. Son olarak, ODTÜ'nün ve genel olarak üniversitelerin bir ticarethane değil, memleketlerine karşı sorumluluk taşıyan insanlar yetiştiren kamu kurumları olması gerektiğini düşünüyorum. Üniversitemizdeki tüccar zihniyete karşı mücadelemiz sürecektir.

soL: Fikirlerinizi paylaştığınız için teşekkür ederiz. Başarılar dileriz.

yazici   mail