www.soL.org.tr
Bilmek istiyorum...
Orhan Aydın 27 Mayıs 2008, Salı

Ülkede her şeyin güllük gülistanlık olduğunu savlayan sistem bekçilerinin sanat alanlarındaki temsilcilerine  yanıt  vermek gerektiği açıktır.

Artık zincir boşalmıştır.

AKP'nin, önce Anayasa Mahkemesi, sonra Danıştay ve Yargıtay'ı tehdit ederken söyledikleri, asıl emellerinin göstergesi değil ise nedir?

Oysa demokrasi herkes içindir, eşitlik herkes içindir, hukuk herkes içindir. adalet herkes içindir!

Günü gelir gerekir!

Kapatılma durumunu, titrek bir korkaklık içinde yaşadığını anladığımız AKP, sizce ne için her şeye saldırarak çırpınıyor?

Daha özgür, daha eşit, daha bağımsız, bir Türkiye için mi?

Yoksa; daha pazarlanmış, daha teslim alınmış, daha bitirilmiş, karanlığın ortasına itilmiş bir Türkiye için mi?

Bu sorunun yanıtı güneşli bir gün gibi ortadadır.

AKP, Cumhuriyet'e karşı düzenlediği ele geçirme operasyonunu sürdürürken, kendi siyasal geleceğini garanti altına almak adına, seçim hazırlıkları için de gerekenleri yapmaya başlamıştır.

Bu yüzden vergi afları, sigorta prim afları, belediyelere zamansız kıyaklar, yeni kamu personeli alımları, kuraklık gerekçesi  ile borç ertelemeler gündemdedir.

İşte tam da bu süreçte, bazı sanat insancıkları, Ülkenin içinde bulunduğu karmaşayı iyi değerlendirdiklerini düşünüyorlar olsa gerek!

Baksanıza; zayıf, cılız ve korkak bir güruh halinde, biraz ıkıla sıkıla da olsa, işlerine devam ediyorlar.

Ülkemin içinde bulunduğu, şu kara günlerin sorumlusu olan siyasal anlayışa eşlik eden sanat insanlarının durumlarını tanımlamak, beni küfre itiyor, bu yüzden susacağım sanılmasın!

Adı her kim olursa olsun. İster Orhan Alkaya, ister Kenan Işık, ister İskender Pala.  Ya da onların izinden yürüyüp AKP adına iş yapan, destek sunan çıraklar ve çömezler. Hiç fark etmez.

21 yüzyıldayız. Gözlerimizin  önünde dönen  dolaplara, pisliklere  bile isteye eşlik etmek, hangi çağdaş ve uygar sanat adamının yüreğine sığar?

Zaman gelecek, AKP tarihin kirli ve karanlık sayfalarındaki yerini alacak.

Peki sizlerin durumu ne olacak?

AKP'nin sanat adamları olarak geleceğe ne bırakmış olacaksınız?

Ellerinizi hangi kara lekeye uzattığınızın farkında değil misiniz?

Ben yazmaktan bıkmadım, dilerim sizler de okumaktan bıkmadınız.

Sağlıklı bir biçimde işlevselliğini sürdüren, tek sanat ve kültür kurumu olduğunu söyleyebilir misiniz?

Tüm kültürel kalıtların durumu ortadadır. Talan ediliyorlar.

Devlet müzeciliği çökertilmiş özel müzeciliğin önü açılmıştır.

Kurum tiyatrolarının, Devlet Balesi'nin, Operası'nın, Senfonisi'nin durumları ortada.

Sanatçılar tüm tarihsel süreçlerinin en kötü zamanlarını yaşıyorlar.

Meslek alanlarımıza karşı yapılan saldırılar, toplumsal karşılığını bulmak üzeredir.

Sanatçıların ekonomik hakları hep göz ardı edilmiş ve "geçim sıkıntısı" durumundaki  o kalın çizgiye doğru çekilmişlerdir.

Tüm özlük hakları tırpanlanmıştır.

Örgütlenme haklarımızın önünde duran kırmızı hat,  giderek büyümektedir.

Devlet kütüphane alanında, çağdaş tüm dünyalı yazarların ve bilimsel yayınların düşmanı gibi davranıyor.

Kütüphaneler genel müdürlüğü aracılığı ile Kültür Bakanlığı'nın alımını yaptığı ya da bastırdığı yayın ve kitapların büyük çoğunluğunu  şeriatçı ve ırkçı yayınlar, kitaplar oluşturuyor.

Çağdaş müziğe, heykel ve resime karşı gerici saldırganlık günlük işler halini almıştır.

Bazı resim ve fotoğraf akımlarını, "günah" ilan etme aşamasına kadar gelinmiştir.

Devlet halk dansları topluluğunun durumu yürekler acısıdır. Kadrosuzluktan, eğitim eksikliğinden can çekişiyor.

İstanbul kentinde, Şehir Tiyatroları'nın koltuk sayısı, tarihinde ilk kez komiktir.

Yine DT İstanbul, nerede ise sahnesiz kalmıştır.

Dur bakalım diyeceksiniz, yapılıyor  işte.

Evet yapılıyor, hem de ne yapılma!

AKM onarılacak! 2010'a hazır edilecek!

Tam bir buçuk yıl bu kent operasız, balesiz, senfonisiz kalacak.  

Sonra efendim, Beyoğlu Sahnesi yapılacak, Muhsin Ertuğrul bitirilecek!

İki  zavallı hayal!

Beyoğlu Sahnesi için Büyük Şehir Belediyesi ne istediğini bile bilmiyor!

Komik ama gerçek.

Şartname tuhaflıklarla dolu.

"İtalyan tipi sahne" tanımlaması komikten de öte. Sayfalar dolusu bir metin düşünün ki, tiyatro salonu yapılmasını öngörüyor ama nasıl bir sahne, nasıl donanıma sahip bir salon, nasıl bir kültürel doku isteniyor, anlatamıyor!

Çok amaçlı sahne ve çocuk tiyatrosu salonları için yapılan tanımlamalar, şartnameyi hazırlayan ve hazırlatanların bu işten ne kadar anladıklarının belgesidir.

Hele binanın yapılacağı alanın yanındaki, vergi dairesi binasının, yapılacak tiyatro binasına eklenmesi meselesi tam komedi.

Eğer Belediye, bu alana bir sanat yapısı konduracaksa lütfen daha saygılı davranıp o şartnameyi uluslararası boyutlara çeksin.

Aksi halde sonucu söyleyelim.

Tarihsel ve kültürel dokunun tüm canlılığını koruyarak yaşandığı Şişhane bölgesi, ranta açılacak.

Tarihi Galata kulesinin ve bütün bir yarım adanın en gözde yerindeki alan kimlere güzellenecek, hep beraber izleyeceğiz.

Şimdiden emlak fiyatları, kiralar akıl alıyor.

Ama asıl, o kültürel alana Tepebaşı TRT binası gibi bir kirlilik yerleştirilse, işte o zaman korkun.

Danışman jüri üyeleri arasında bulunan; Kadir Topbaş, A. Misbah Demircan, Mehmet Acarca, Orhan Alkaya, Yıldız Kenter, Kenan Işık ve müstafi sanat yönetmeni Nurullah Tuncer olup bitenleri anlatmalılar.

Harbiye deki durum  ise evlere şenlik!

Muhsin Ertuğrul'un yıkılan sahnesi yerine, nasıl bir salonun inşa edileceği tartışmaları bir yana, ortaya çıkacak salonun kullanım yetkisinin kimde olacağı bile, "atışmalar" yaratmış durumda.

Sahi, Büyükşehir Belediyesi adına toplantılara katılan şu "türbanlı hanım" kimdir, yetkisi nedir? Yetkisi var mıdır? Var ise niye bu toplantılarda hiç konuşmaz?

O toplantılara, Şehir Tiyatroları adına katılan biri var mı? Varsa lütfen biz sanat alanlarını aydınlatsın. Orada neler oluyor bilmek istiyoruz. Kentin merkezinde ne yapılıyor?

Orası İstanbul'un kalbi değilse neresidir?

Buradan soruyorum ve yanıt bekliyorum.

Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesinin yerine inşa edilecek yeni bina, kimin malı olacak?

Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın mı, yoksa Sembol İnşaat'ın mı, ya da başka bir uluslararası sermaye grubunun mu?

Bilmek istiyorum.

Elbette yalnızca bunları değil. Her iki proje için kaynak bulunmuş mudur?  Bulundu ise bu miktar ne kadardır?

Kongre Vadisi inşaatının içindeki tiyatro salonu, söz verildiği ve Belediye Başkanlığınca açıklandığı gibi 13 ayda bitirilecek midir?

Eğer bitirilmez ise; yıkım kararının altında imzaları olan  Genel Sanat Yönetmeni  Orhan Alkaya ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş beyler, görevlerinden istifa edecekler midir?

Bilmek istiyorum.

[email protected]

yazici   mail