www.soL.org.tr
“Bakanlık özel okulun derdinde!”
21 Kasım 2006, Salı

Prof.Dr. Rifat Okçabol, Şurayı soL için değerlendirdi.

Prof. Dr. Rıfat Okçabol - Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Milli Eğitim Şûrası Yönetmeliği'ne göre dört yılda bir toplaması gereken Milli Eğitim Şûrası'nı, bir önceki şûradan yedi yıl sonra topladı. 13-17 Kasım tarihleri arasında Ankara'da toplanan 17.Şura ile ilgili değerlendirmeler şöyle özetlenebilir:

1. Geçmiş şuralara göre, üyeler arasında, imam hatip ve ilahiyat kökenlilerle günlük yaşamlarında dini referansı yoğun olanların ve de selamlaşırken kafa tokuşturanların önemli oranlarda çoğaldığı görülmüştür. Şura üyelerinin bakanlıkça seçildiği o kadar bellidir ki, seçilen veli, kaymakam ve muhtarlar bile AKP yanlısıdır.

2. Sayıları 600 bine varan öğretmenler, kadın öğretmenler (bakanlık merkez örgütü ile il, ilçe yönetimlerinde kadın yönetici yoktur), okullarda sayıları birkaç yüz bini bulan destek elemanları şurada temsil edilmemiştir. Yüz binlerce üyesi olan eğitim sendikaları bir tek başkanları ile temsil edilmişlerdir. Milyonlarca öğrenci, yükseköğretim dışından gelen birkaç öğrenciyle temsil edilmiştir!

Bu arada, özel okulların, özel dershanelerin ve vakıf üniversitelerinin güçleri ve sayılarına göre aşırı bir şekilde temsil edildiği görülmektedir.

3. Bakan şuranın demokratik olmasını, herkesin istediğini söyleyebildiğine ve sonunda oylama yapıldığına bağlamıştır. Bu durum ne yazık ki şurayı demokratikleştirmemektedir.

Bakan açılışta, Meclis Başkanı Perşembe akşamı şura yemeğinde, (yaptıkları AKP'nin siyasal anlayışı doğrultusunda ve bu anlayışı pekiştirici yönde siyasal ve ideolojik olduğu halde) kendilerinin her şeyi çok iyi yaptıklarını belirtirken bunlara karşı çıkacaklara ideolojik olacaklarını defalarca vurgulayarak, şura üyeleri üzerinde baskı uygulamışlardır. Komisyonların ve şura genel kurulunun çoğunluğunu oluşturanlar, bakanlığın son 3-4 yılda göreve getirdiği AKP'li ya da sempatizanı olan kadrolardır. Komisyonlarda, laiklik ve bilimselliğe yönelik konularda ortak anlayış üretilememiştir. Ancak bakanlığın benimsediği görüşler geçerli olmuştur. Bakan, gerekli gördüğü yerlerde, ek açıklamalar yaparak, kimi maddelerin gündemden düşmesini ya da kendi desteklediği doğrultuda çıkmasını sağlamıştır.

4. Şura'da en olumsuz önerilerden biri, özel okullardan hizmet satın alınması önerisidir. Anlaşılan, Bakan kendi ürettiği, özel okullardan destek alma gerekçesini çok beğenmektedir ve her fırsatta yinelemektedir. Şura da 3 günde 2-3 kez yineledeği gerekçe şudur: "Özel okulların elinde 300 bin kişilik boş kapasite vardır. Bunu kullanmamak yazık değil midir? Bize bir öğrencinin maliyeti bin dolar dolayındadır. Bu kapasiteyi yaratmak için trilyonlar harcamak gerekir". Bu mantık geçerli bir mantık ise, devletin iflas eden binlerce iş yerinden de hizmet alması gerekir. Bakan görüşünü savunurken, "Ücretli öğretmenleri kadroya alırsak özel okullar öğretmen bulamaz" diyebilmiştir. Bu öneri aleyhinde konuşan bakanlık mensubu ya da özel okulcu bir Allahın kulu çıkmamıştır.

Bakanlıkta onbinlerce kişi 20 saat ders karşılığında 400 YTL ile ücretli öğretmenlik yaparken, yine onbinlerce öğretmen kimi hakların bulunmadığı sözleşmeli statüde çalışırken; AKP'nin Bayındırlık Bakanı'nın "2000 YTL yoksulluk sınırıdır" ve Diyanet İşleri Başkanı'nın "öğretmene fitre verilebilir" dediği koşullarda, bakanlığın öğretmenin durumunu düzeltmek yerine, asli görevini yapmaktan kaçınıp özel okullardan hizmet alınması, hem anayasaya hem de insan haklarına aykırıdır.

Bakanlığın ve genelde AKP'nin her alanda özelleştirmeyi savunmalarının altındaki gerçek, Başbakanlık Müsteşarının yıllar önce dile getirdiği, "küreselleşme/özelleştirme cemaatleştirmeyi getirir" anlayışında saklıdır. Özelleştirmeyle yoksullaşan ve var olan haklarını kaybeden kitlelerin dini kurtarıcı olarak görmesi ve dini söylemlerle kandırılması kolaylaşmaktadır.

9. Bakanlık, kadrolaşma çalışmalarını okul düzeyine indirmiş durumdadır. Bakanlığın ve kadrolara getirilenlerin niteliğine bakıldığında, bakanlık "milli" değil İslami eğitim bakanlığına dönüşmektedir.

10. Öğretmenler "insanca yaşama" düzeyinden hızla uzaklaşmaktadır. İş bulamayan öğretmenlerin varlığı, ucuz işgücünü beslemektedir. Ucuz iş gücü, emeklilik hakkının elde edilmesini engelleyen bir yaklaşımdır.

11. Parası olan nitelikli eğitim alabilecektir.Yoksul, giderek eğitim hizmetlerinden yararlanamayacaktır.

12. Bu gelişmeler islamın ılımlısını değil koyusunu getirecek, emeğin ve insan aklının sömürülmesini pekiştirecek ve insanı yurttaşlıktan uzaklaştırıp ümmetleştirecek gelişmelerdir

13. Şuranın genel niteliği, serbest pazar anlayışına dayalı küreselleşmeyi sorgusuz sualsiz benimseme; insanı, emeği ve insan haklarını göz ardı etme ve insan aklını dumura uğratma doğrultusundadır.

 

yazici   mail