soL Yurtsever Cepheli Emekçi Kadınlar, 8 Mart günü İtalya'dan "dünya barışı" için yola çıkan ve Gebze'de vahşi bir şekilde yaşamı sona eren İtalyan performans sanatçısı 'Pippa Bacca'nın ardından bir basın açıklaması yaptı. Açıklamanın tam metnine aşağıda yer veriyoruz.

Pippa Bacca'nın ardından
8 Mart günü üstünde beyaz bir gelinlikle "dünya barışı" için çıktığı yolculuğu Gebze'de vahşi bir şekilde son bulan ‘Pippa Bacca'nın ardından söylenecek çok şey var.

Dünya barışına ve insanların güvenilir olduğuna inancını kanıtlamak için çıktığı yolculukta Pippa'nın başına gelenler hepimizi utandırdı. Bir haftadır gazete manşetlerinde, haber bültenlerinde, televizyon kanallarında binlerce özür dilendi Pippa'dan, Pippa'nın ailesinden, ülkesinden...  Tam da başına gelenler artık olmasın diye başlattığı yolculuğunun bu kadar trajik sonlanması, yerlerde sürünen Türkiye imajını toparlamaya çalışan dalkavukların hiç hoşuna gitmedi. Örtmeye çalıştıkları gerçek, tokat gibi yüzlerine çarptı.

Bugün dünyanın pek çok yerinde savaşlar ve kıyımlar vardır. Bu savaşlarda en büyük acıyı kadın ve çocuklar yaşamaktadır. Bizim gibi geri kalmış, emperyalizmin kıskacında yaşayan ülkelerde ise savaşa gerek bile yoktur. Bu ülke; her gün töre cinayetlerinin, bebek yaşta tecavüzlerin, mal gibi alınıp satılmaların normal karşılandığı, emeğimizin ve varlığımızın yok sayıldığı bir ülkedir.

Pippa'ya bu sonu reva görenler; amacı, kimliği bir yana sadece kadın olduğu için bu cüreti gösterdiler.  Kadınlar için pek çok konuda cüret gösterilen ülkemizde bu da unutulur giderdi. Kadının yeri evi ya, ne işi vardı yollarda?  Kadının çalışması, okuması, başı açık gezmesi haramdı ya otostopla seyahat de ne demekmiş? Çalışan kadına "aldatır" diyenler Pippa için de "tecavüzü kaçınılmazdı" dediler. Pippa'nın başına gelenler, hastalıklı bir namus anlayışının hüküm sürdüğü her gerici ve yozlaşmış toplumda yaşananlardan farklı değildir.

Pippa'nın ardından hepimiz utandık. Ama utancımız sadece onun başına gelenler için değil. Böylesi bir muameleye reva görülen kadınların yaşadığı bir ülkede yaşıyor olmamızdır.

Pippa'nın tecavüzüyle duyduğumuz utançta, aslında halk olarak hak etmediğimiz sıfatların bizlere yakıştırılması da vardır.

Kim memleketinin dünya halkları tarafından, ikiyüzlü, ABD kuyrukçusu ya da sapık olarak tanınmasını ister ki! Kim memleketinin, kadınlarını eve kapatan, kız çocuklarını çocuk yaşta evlendiren, kara çarşaflı fotoğraflarla resmedilmesini ister ki!

Ya da kimin, Pippa adına "gelinlikle, kadın başına otostop çekip barış elçiliği yapmak da neymiş" deme hakkı vardır ki.

Ortada bir utanç vardır. Bu utançta Pippa'nın ardından Türkiye'nin imajının imarı peşine düşülmesi de vardır.

Ve Pippa,

Bizim üzüntümüz de tecavüz edenin lanetlendiği, suçlandığı değil affedildiği bir ülkede yaşıyor olmamızdır.

Kadının "insanların güvenilirliğini" sadece evinin dört duvarında test etmeye zorlandığı bir ülkede yaşıyor olmamızdır.

Ve senin güven içinde Barış yürüyüşünü tamamlayabileceğin bir ülke kuramamış olmamızdır.

Ahlanıp vahlamalarla, kadın daha güvenilir koşullarda yaşam hakkı elde edemeyecektir.

Vahlanıp protesto mektupları yazarak, çocuklarımız 7-8 yaşında tecavüzden kurtulamayacaktır.

Türkiye emekçi halkları, dünya halklarının laneti değil umudu olmalıdır. Bu umuttur, yürekleri dağlanmaktan kurtaracak olan.

Türkiye'yi, dünyanın Barış Yolu yapmak da Pippa'ya verdiğimiz sözümüz olsun. 

Yurtsever Cepheli Emekçi Kadınlar