www.soL.org.tr
Önce halk reddetti
1 Mart 2007, Perşembe

1 Mart tezkeresinin öncesinde ABD’yle yapılan para pazarlıkları, sonrasındaysa AKP hükümeti ve patronların hayal kırıklığı vardı. Aradaysa yükselen ABD karşıtlığı ve Meclis’le eşzamanlı olarak Ankara sokaklarını dolduran yüzbinler vardı.

soL "1 Mart tezkeresi" AKP hükümeti tarafından 25 Şubat 2003'te TBMM'ye sunuldu. Tam adı, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması için Hükümet'e yetki verilmesine ilişkin Başbakanlık Tezkeresi"ydi.

Tezkere çerçevesinde TBMM'den TSK'nın yabancı ülkelere gönderilmesi ve gerektiğinde belirlenecek esaslar dahilinde kullanılmasına izin vermesi isteniyordu. Tezkerenin ikinci maddesindeyse ABD'nin Irak saldırısını kolaylaştırmak için, yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının Türkiye topraklarına konuşlandırılması öngörülüyordu. Tezkereye göre bu yabancı unsurlar, kara birlikleri olarak 62 bin askeri, hava unsurları olarak da 255 uçak ve 65 helikopteri aşmayacaktı.

Kan pazarlığı
Tezkere öncesi, ABD'yle yapılan utanç verici kredi pazarlıklarıyla tarihe geçti. AKP hükümeti açıkça "asker karşılığı para" istiyor, Washington'sa her gün değişik kredi önerileri getiriyor ve işbirlikçiliğin karşılıksız kalmayacağı mesajını veriyordu. Bunun yanında ABD Türkiye'ye bazı "hatırlatmalarda" bulunmayı da ihmal etmiyordu. Örneğin, dönemin Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ve Devlet Bakanı Ali Babacan Şubat ayı içinde Washington'a giderek, tezkerenin Meclis'ten geçmesi için en az 30 milyar dolar istediklerini söylüyor, ABD'dense "tezkere çıkmazsa sonuçlarına katlanırsınız" yanıtını alıyorlardı.

Pazarlıklar öyle bir boyuta ulaşmıştı ki, ABD Başkanı George Bush gibi biri bile "tezkere karşılığı yardım" tartışmalarını "at pazarlığı" olarak nitelendirebiliyordu. ABD ile AKP hükümetinin en son konuştukları rakam 8,5 milyar dolar olarak açıklandı. Pazarlıklar son ana kadar devam etti. Nitekim tezkerenin görüşüleceği 1 Mart gününün sabahı ABD'nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson ile Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Uğur Ziyal biraraya gelerek tezkereyle ilgili "görüş alışverişi"nde bulunuyorlardı.

Önce sokaklar reddetti
Tezkerenin TBMM'de oylanmasının öncesinde Türkiye kamuoyunda ABD karşıtlığı yükseliyor ve tezkerenin reddedilmesi için toplumun her kesiminden baskı geliyordu. Tezkerenin görüşüleceği 1 Mart Cumartesi günü milletvekilleri yerlerini alırken, TBMM'ye 1 kilometre uzaklıktaki Sıhhiye Meydanı'nda da ABD ve işbirlikçilerine dur demek için yüz bin kişi biraraya geldi. Yakın geçmişin en görkemli eylemlerinden biri gerçekleştirilirken "katil ABD, işbirlikçi AKP", "ABD defol bu memleket bizim", "ABD askeri olmayacağız" sloganları Ankara sokaklarını inletti.

Ankara sokaklarında tezkere çoktan reddedilirken Meclis'te yapılan oylamaya 533 milletvekili katıldı, 250 ret, 264 kabul, 19 çekimser oyu kullanıldı. Anayasa'nın 96. maddesinde öngörülen salt çoğunluğa ulaşılmadığı için tezkere reddedilmiş oldu.

1 Mart'ta Meclis'in önüne gelen aslında ikinci tezkereydi. Bundan önce 6 Şubat'ta Meclis'te kabul edilen tezkerede Türkiye'deki askeri üs ve tesisler ile limanlarda çalışma yapmak üzere ABD askerlerine 3 ay süreyle ülkede bulunma izni veriliyordu. Bir aydan kısa bir süre önce açıkça 1 Mart'ın zeminini hazırlayan tezkereyi kabul edebilen Meclis bu sefer aynı cesareti gösteremiyordu. Bunda kuşkusuz ki aradan geçen sürede yükselen ABD karşıtlığının ve Ankara'da toplanan yüzbinlerin payı vardı.

Tayyip geliyor
Tezkerenin reddinden sonra dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, tezkere konusunda hükümetle tamamen aynı yönde düşündüklerini belirttikten sonra Türkiye tarihinin utanç vesikalarından biri olacak şu sözleri sarf ediyordu: "Ya tamamen dışında kalacağız ya da savaşanlara yardımcı olup sürece katılacağız... Hiç katılmamakla savaşın aynı zararlarını göreceğiz. Fakat zararımızın telafi edilmesi ve savaş sonrasında söz sahibi olmamız asla mümkün olmayacaktır. Şayet savaşanlara yardımcı olursak zararımızın bir kısmı telafi edilebilecek."

Bu arada, Siirt'te yenilenen genel seçimlerin ardından Recep Tayyip Erdoğan parlamentoya giriyor ve "tezkerenin yaralarını" sarmak için aktif bir çaba göstereceğini belirtiyordu. Erdoğan, demeçlerinde "ABD'nin atması gereken adımlar bulunduğunu, bu adımlar atılmadan Türkiye'deki havayı yumuşatmanın zor olacağını" söylüyordu.

Diğer yandan tezkerenin reddedilmesi dünyanın her yerinde ABD emperyalizmine karşı olanlar tarafından coşkuyla karşılandı.

Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığında kurulan yeni hükümetin ilk icraatlarından biri yeni bir tezkere hazırlamak oldu. 19 Mart Çarşamba günü saat 23:00 sularında TBMM'ye sevk edilen tezkere 20 Mart Perşembe günü, yani Irak'a ABD saldırısının başladığı gün, Genel Kurul'da kabul edildi. Bu tezkereyle "Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak'a gönderilmesine; etkili bir caydırıcılığın sürdürülmesi amacıyla Kuzey Irak'ta bulunacak bu kuvvetlerin gerektiğinde belirlenecek esaslar dairesinde kullanılmasına ve muhtemel bir askeri harekat çerçevesinde yabancı silahlı kuvvetlere mensup hava unsurlarının Türk hava sahasını Türk makamları tarafından belirlenecek esaslara ve kurallara göre kullanmaları için gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından yapılmasına" karar verildi.

Irak saldırısının ardından yaptığı açıklamada Türkiye'nin hava koridorunu açmasının kendilerini rahatlattığını söyleyen dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Robert Pearson, saldırı boyunca Türkiye üzerinden 4000 uçuş gerçekleştirildiğini belirtti.


yazici   mail