www.soL.org.tr
8 Mart: Korkmayan kadınların günü
5 Mart 2007, Pazartesi

2007 yılının 8 Mart’ına hem dünyada hem de Türkiye’de işgallere ve işgalcilere karşı yiğitçe direnen, “korkmayan” kadınlar damgalarını vuruyor. Irak’ta işgale karşı mücadele etmekle suçlanan üç onurlu direnişçi kadın idamı bekliyor. Latin Amerika’da ABD boyunduruğuna bayrak açan ülkelerde emekçi kadınlar ön saflarda yer alıyor. Türkiye’nin dört bir yanında emekçi kadınlar ABD’den korkmadıklarını haykırıyor... soL da bu nedenle, bu yıl 8 Mart’ı dünden bugüne “korkmayan” emekçi kadınların mücadeleleri ile anlatmayı tercih etti.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü bu yıl Iraklı üç kadın direnişçinin idamıyla gölgelendi. Yine de, Amerikan işgali altındaki ülkelerini savunmak için direnişçilere katılan ancak yeni Irak Anayasası’nca “Ülkenin bağımsızlığına, birliğine veya ülke topraklarının güvenliğine halel getirmek kastıyla kendi iradesiyle eylemde bulunmaktan” idama mahkum edilen Vassan Talip (31), Zeynep Fadıl (25) ve Lika Ömer Muhammed (26) bizlere bir kere daha 8 Mart’ın bir mücadele günü olduğunu gösteriyor.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk defa 1911 yılının 19 Martında Avusturya, Almanya, Danimarka ve İsviçre’de bir milyonun üzerinde kadın ve erkeğin katılımıyla kutlandı. Ancak emekçi kadınların mücadelesi 19. yüzyılın ortalarına dek uzanıyor. Bu dönem hızlı sanayileşme ve kapitalist ekonominin yarattığı bunalımlı ortamda pek çok işçi direnişine sahne oldu. Bunlardan biri de 8 Mart 1857’de New York’lu kadın tekstil işçileri tarafından örgütlendi. Daha iyi çalışma koşulları ve ücret talebiyle yürüyüşe geçen kadınlar polis tarafından dağıtıldı. Ancak kadın işçiler daha sonraki yıllarda yine alanlardaydı.

8 Mart 1908’de New York’ta kentinde daha kısa çalışma saatleri, daha fazla ücret ile seçme ve seçilme hakkı talepleriyle 15.000 kadın işçi yürüyüşe geçti. 1909 yılında Amerika Sosyalist Partisi her yılın Şubat ayının son pazarını Ulusal Kadın Günü ilan etti. Ertesi yıl Kopenhag’da toplanan Sosyalist Enternasyonal’de Alman sosyalist Clara Zetkin Amerika’daki kadın tekstil işçilerine destek vermek amacıyla bütün ülkelerde her yıl eş zamanlı olarak Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün kutlanmasını önerdi ve önerisi 17 ülkeden 100 kadın tarafından oy birliği ile kabul edildi. Sosyalist Enternasyonal’de alınan bu karar doğrultusunda 19 Mart 1911’de kadınlar ve erkekler coşkuyla sokaklara döküldü. Ancak henüz bir hafta geçmemişti ki New York Triangle Shortwaist fabrikasında tedbirsizlik nedeniyle çıkan yangında 140 kadın işçinin yaşamını yitirdi.

Birinci Dünya Savaşı esnasında kutlamalar sekteye uğrasa da emekçi kadınların mücadelesi tüm güçlüklere rağmen bütün militanlığı ile devam etti. Savaş sırasında iki milyon askerini kaybeden Rusya’nın St. Petersburg kentinde kadınlar Jülyen takvimine göre 1917 yılının Şubat ayının son pazarında “ekmek ve barış” sloganlarıyla greve gittiler ve dört gün süren grev sonunda (Şubat Devrimi olarak bildiğimiz) Rus Çarı II. Nikolay devrildi. Gregoryen takvimine göre 8 Martı gösteren bu tarih Sovyet Rusya’nın ilk kadın bakanlarından Aleksandra Kollontay’ın önerisiyle ulusal bayram ilan edildi.

Neden “emekçi” kadınlar?
Bugün 8 Mart her yıl bütün dünyada çeşitli sloganlarla kutlanmakta ancak tarihsel önemi ve anlamının içi boşaltılmaktadır. Sınıfsal karakteri reddedilmekte ve kapitalist sistemin yılın yalnızca bir gününde kadınların ağzına bir parça bal çaldığı Dünya Kadınlar Günü adıyla anılmaktadır. Ataerkinin kapitalizmi önceleyen ve kapitalizmin ortaya çıkışı ile birlikte yeni toplumsal formasyona uyum sağlayan bir sistem olduğu kabul edilmekle birlikte kadın sorununun sınıfsal zemininden koparıldığı takdirde bir kısır döngü haline geleceği açıktır. Tam da bu sebeple 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmalı ve emekçi karakteri ısrarla vurgulanmalıdır. Emekçi en geniş tanımıyla üretim araçlarından yoksun olan ve emeğini satarak hayatını idame ettirendir. Kadın mühendisler, doktorlar, öğretmenler, kamu ve hizmet sektöründe çalışan kadınlar ile ev kadınları da üretim araçlarından yoksundur ve bu tanıma göre emek pazarının bir parçasıdır. Tıpkı kadın işçiler gibi onlar da işçi sınıfının bir bileşenidir. Bu nedenle 8 Mart’ı Emekçi Kadınlar Günü olarak kodlamak iddia edilenin aksine bölücü değil kapsayıcıdır.

Kadının sırf kadın olmaktan kaynaklanan sorunları onun üretim sürecindeki rolü, sınıfsal konumu ve sermaye ile ilişkisi göz ardı edilerek ele alınamaz; alınsa da buradan kadının nihai kurtuluşu çıkmaz. Bugün IMF’nin Türkiye’deki varlığı ya da emperyalizmin bu topraklarda bir iç dinamik haline nasıl geldiği sorgulanmadan ne özelleştirmeler sonucu işinden olan kadın işçinin hissettikleri ne de oğlu Lübnan’a gönderilen asker annesinin acısı anlaşılabilir. İnsanı sömüren ve edilgenleştiren, kendine yabancılaştıran bu düzene karşı çıkmadan kadınlar için eşitlik talep eden samimi bir mücadele yürütülemez.

8 Mart’ı Emekçi Kadınlar Günü olarak kodlamanın kapsayıcı olduğunu belirttik. Ancak “emekçi” sıfatı bu özel güne kapsayıcılık kadar taraflaştırıcı bir özellik de atfetmektedir: Bir tarafta tüm dünyada kadınları giderek yoksullaştıran, ucuz iş gücü olarak gören, göçlerle, savaş ve yıkımlarla, tecavüzle hayatlarını mahveden kapitalizm ve emperyalizmin yanındakiler; diğer tarafta ise emeğin, bağımsızlığın, yurtseverliğin cephesindeki kadınlar. Fabrikalarında çalışan kadınların emeğini sömüren Güler Sabancı’nın, töre cinayetlerine ve kimsesiz çocukların “devlet himayesi”ndeyken yediği dayaklara seyirci kalan Nimet Çubukçu’nun, Ortadoğu’da dağılan bir çok yuvadan, tecavüzden ve işgal altındaki ülkelerini savunan üç yurtsever Iraklı kadının idamından sorumlu Amerika’nın “bir numaralı” (!) kadını Condolezza Rice’ın 8 Mart’ı kutlamalarını kabul etmiyoruz. Çünkü onlar adları bilinmeyen yüzleri hatırlanmayan sayısız kadının anısına leke sürüyor. Çünkü onlar tarihsel bir anlama ve öneme sahip bu mücadele gününü kirletiyor. Bu kiri temizlemek ise kapitalizme ve emperyalizme karşı olan kadınlara düşüyor. Fakat bu temizlik diğerlerinden farklı. Bu temizlik kadını evine hapsetmek yerine onu küçük ve kapalı dünyasından çıkaracak, ona kendisinin ve ülkesinin kaderini değiştirmeye muktedir bir özne olduğunu hatırlatacak. Ve kadınlar bu işi örgütlenerek başaracak.

Emeğin, bağımsızlığın ve yurtseverliğin cephesindeki kadınlar,

Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz ve yeni mücadele yılınız kutlu olsun!

yazici   mail