www.soL.org.tr
'Kendimizi ABD'ye sevdirmek için daha çok çalışmalıyız'
17 Mayıs 2008, Cumartesi

TÜSİAD Washington temsilciliği, 10. kuruluş yıldönümünde, "21'inci Yüzyılda ABD-Türkiye İlişkilerinin Temelleri" başlıklı bir konferans düzenledi. Konferansta SSCB sonrası dünyada Türkiye'nin kendisini nasıl ABD'ye sevdirebileceği üzerinde duruldu.

resim

HABER MERKEZİ TÜSİAD’ın Washington temsilciliğinin onuncu kuruluş yıldönümünde, “21’inci Yüzyılda ABD-Türkiye İlişkilerinin Temelleri” başlıklı bir konferans düzenlendi.

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın da katıldığı konferansta, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte ABD için eski önemini kaybeden Türkiye’nin, Ortadoğu’daki yeni gelişmeler çerçevesinde ABD ile arayı iyi tutması için nasıl hareket etmesi gerektiği tartışıldı.

“Sovyetler korkusu birleştiriyordu”
Konferansın açılışında bir konuşma yapan TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, Soğuk Savaş döneminde Türkiye ve ABD’nin birlikte hareket ettiklerini, “ortak güvenlik endişelerinin iki ülkeyi bir arada tuttuğunu” ifade etti.

Ancak Soğuk Savaş sonrasında yakınlık sürse de iki ülkenin ilişkilerinin eskisi gibi devam etmediğini kaydeden Yalçındağ, “Irak Savaşı ve sonrası, iki ülkenin bazı kritik konulardaki çıkarlarında bir ayrışma olduğunu gösterdi” dedi. Irak Savaşı’nın Türkiye’de ABD karşıtlığını çok güçlendirdiğini belirten TÜSİAD Başkanı, bunun kendileri için “endişe verici olduğunu” sözlerine ekledi.

Ayrıca Başbakan Erdoğan ve ABD Başkanı George W. Bush arasında yapılan 5 Kasım 2007 tarihli görüşmeye de değinen Yalçındağ, bu görüşmenin ABD-Türkiye ilişkilerinde bir iyileşme dönemi açtığını söyledi. ABD tarafından Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarına yakılan yeşil ışığı “Türkiye’nin PKK’ya karşı savaşına ABD’den tam destek” olarak yorumlayan Yalçındağ, Kuzey Irak’taki Barzani yönetiminin de bu konuda Türkiye ile işbirliği içerisinde olduğunu söyledi.

“Johnson mektubunu aştık, 1 Mart’ı da aşarız”
Konferansın ilk oturumunda bir sunum yapan Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Aydın ise; ABD-Türkiye ilişkilerinde ilk büyük gerilimin “Johnson mektubu” ve 1975’teki silah ambargosu döneminde yaşandığını, aradaki ilişkilerin ancak beş yıl sonra düzelebildiğini söyledi. Aydın’ın işaret ettiği tarihsel süreçte, ABD-Türkiye ilişkilerinin “düzelme” tarihinin 12 Eylül darbesiyle örtüşmesi dikkat çekti.

ABD ile Türkiye arasındaki stratejik ortaklığın 1 Mart tezkeresinin reddiyle birlikte ortadan kalktığını iddia eden Aydın, aradaki ilişkilerin yeniden yapılandırılması gerektiğini söyledi.

Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nde sadece 12 kişi çalıştığını, oysa Türkiye’nin Polonya Büyükelçiliği’nde dahi 50 kişinin çalıştığını belirten Aydın, Türkiye’nin, ABD’de hükümet içinde ve dışında "destek grupları"na ihtiyacı olduğunu söyledi. "İlişkiler artık sadece güvenlik ve Türkiye’nin stratejik önemi üzerine kurulamaz" diyen Aydın, Türkiye’nin ABD ile arayı iyi tutmak için çok daha fazla çaba sarf etmesi gerektiğini ima etti.

İran’ın nükleer araştırmaları konusunda sorulan bir soru üzerine Aydın, bunun Türkiye’de tartışılan bir konu olmadığını ve tehdit olarak görülmediğini belirtti. Aydın öte yandan, İran’ın nükleer güç sahibi olması halinde bölgede daha kuvvetli hale gelebileceğine işaret etti.

Konferans sonrası temaslar
Arzuhan Doğan Yalçındağ başkanlığındaki TÜSİAD heyeti, konferansın ardından ABD’nin Avrupa ve Avrasya İşlerinden sorumlu Dışişleri Bakan yardımcısı Dan Fried ile bir görüşme yaptı.

ABD Kongresi’nin bazı üyeleriyle de bir toplantı yapan heyet, ayrıca, Demokrat Parti’ye yakınlığıyla bilinen düşünce kuruluşu Brookings Institute’te, kuruluşun başkanı Strobe Talbott’un başkanlığında basına kapalı bir toplantıya katıldı.

yazici   mail