Bir ulusal ekonominin milli gelir gibi makro göstergelerinin iniş (bazen kriz, bunalım, depresyon) ve yükselme, çıkış aşamalarının bütününe "iktisadî çevrim" denir. Kapitalist dünya sisteminin veya emperyalizmin metropolündeki büyük çevrimlerin, çevredeki ekonomileri de etki altında bulundurduğu kabul edilir.
Keynes'gil makro-ekonomik politika yöntemleri, kapitalist sistemin ekonomik dalgalanmalarını yumuşatmayi başardı. Son yetmiş yıldan bu yana ekonomik çevrimler, metropol ekonomilerinde derin bunalımlar değil, büyüme hızını yukarı ve aşağı çeken dalgalanmalardan oluşuyor. Çevrimin "iniş" aşaması içinde metropol ekonomilerde bir veya iki yıllık ılımlı küçülme veya sadece yavaşlama konjonktürleri gerçekleşiyor. Çevre ekonomilerinde ise "iniş" aşamaları, çok daha büyük boyutlu ve daha uzun süreli daralmalar içerebiliyor. Ancak, dünya ekonomisinin tümünü veya ana bloklarının ortalamalarını dikkate aldığımızda, "artı"lar, "eksi"leri fazlasıyla telâfi ettiği için çevrimlerin iniş-çıkış aşamaları ortalama büyüme hızlarının düşme-yükselme dönemleri olarak ortaya çıkıyor.
"Sermayenin genel ve kapsamlı saldırısı" diye de anılabilen neoliberal dönüşüm, "kapitalizmin altın çağı" olarak da nitelendirilen otuz yıllık bir dönemin son bulmasıyla (yani 1970'li yıllarda) başlar. O tarihten bu yana dünya ekonomisi kabaca onar yıllık üç çevrimden geçti. Her çevrimi, bir öncekinin son zirve noktasıyla başlatmak mümkündür. Bu noktayı, bir "iniş" ve bir "çıkış" aşaması izler.
***
Neoliberal döneme ait üç çevrim söz konusudur: 1978-1987, 1988-1997 ve 1998-2007. Çok sayıda gösterge ve kanıt, 1998'de başlayan çevrimin çıkış aşamasının son yılını 2007 olarak gösteriyor. Bu üç çevrimi nicel olarak karşılaştırmak ilginç olacaktır. Ancak, otuz yıla ait benzer veriler bulmak güçtür. IMF'nin veri tabanına başvurabiliyoruz. Burada, dünya ekonomisi, bölgeler ve ülkelerle ilgili makro-ekonomik verilerinin başlangıç yılı 1980'dir. Böyle olunca da, sözünü ettiğim üç çevrimin son ikisini karşılaştırabiliyoruz.
1988-1997 ve 1998-2007 dönemlerine ait daha ayrıntılı karşılaştırmaları ileriki haftalara erteleyelim ve bugün sadece sözü geçen iki çevrimde metropol ülkelerine, petrol ihracatçısı olmayan "en büyük" 16 çevre ekonomisine ve Türkiye'ye ait büyüme hızlarına bakalım. Aşağıdaki tabloda bu karşılaştırma yapılıyor. (Burada tek tek saymadığım 16 "büyük" ekonominin millî gelirleri 50 milyar dolar eşiğini aşanlardan oluştuğunu ve Türkiye rakamının da IMF kaynaklı olduğunu ayrıca belirtelim.)
İki Çevrimde Ortalama Büyüme Hızları, %
| 1988-1997 | 1998-2007 |
Metropol | 2.9 | 2.6 |
Çevre (16 ülke) | 5.2 | 4.3 |
Türkiye | 4.1 | 4.2 |
Türkiye'nin de dahil olduğu 16 çevre ülkesine ait ortalamalar, milli gelirlere göre bir ağırlıklandırma yapılmadan hesaplandı. Ağırlıklı bir ortalama hesaplansaydı, ikinci dönemde çok yüksek büyüme oranları gerçekleştirmiş bulunan Çin (yüzde 9.4) ve Hindistan (yüzde 6.7), genel ortalamayı da yukarı çekerdi.
1998-2001 yıllarında "Güney" coğrafyasının büyük bölümünü etkileyen krizler, çevre ekonomilerinin ortalama büyüme hızını bir önceki döneme göre aşağı çekmiştir. Bu krizlerden hiç etkilenmeyen iki ülke IMF ile ilişki kurmayan, neo-liberal reçetelere itibar etmeyen ve bu sayede dinamizmlerini koruyabilmiş Çin ve Hindistan ekonomileridir.
"Kapitalizmin altın çağı" ile karşılaştırıldığında neo-liberal dönemin "daha düşük büyüme, artan eşitsizlik, emeğin göreli durumunun bozulması" anlamına geldiği, artık, orta-malı bir bilgidir. Yukarıdaki tabloyla farklı veri tabanlarına göre, "altın çağ" boyunca metropol ekonomilerinde ortalama büyüme hızı ABD'de yüzde 3.5, Avrupa'da yüzde 5, Japonya'da ise yüzde 9 dolaylarında seyretmiş; çevre ekonomilerinde ise, ABD ve Avrupa ortalamalarını aşan büyüme hızları gerçekleşmiştir.
Türkiye'ye gelince, ülkemizin dönemsel büyüme hızları tabloda kapsanan iki çevrim içinde de, büyük çevre ekonomilerinin gerisinde seyretmiştir. Ulusal verilerimize göre, Türkiye ekonomisinin "altın çağı" olan 1960'lı 1970'li yıllar boyunca ortalama büyüme yüzde 6.5 civarında gerçekleşmiştir.
Dünya ekonomisinde 2007 ile son bulmuş görünen on yıllık çevrimin çarpıcı özelliklerini önümüzdeki haftalarda tartışmak istiyorum.
Borç, borcun sürekliliği ile gelir dağılımı arasındaki ilişkiler Burak Gürbüz |
Bir çevrimin kısa bilançosu: 1998-2007 Korkut Boratav |
Yararsız haritalar Mesut Odman |
Sağlar'a küfür gibi yanıt | |
ABD Türkiye'den 'diplomasi' hizmeti bekliyor | |
Tekirdağ'da ‘ani atamalar' sürüyor | |
Üniversitelerde saldırılar sürüyor | |
Morales: Sorun kapitalizmin kendisi |