www.soL.org.tr
Başları emekçiler için dikti
6 Mayıs 2008, Salı

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını televizyon dizileri aracılığıyla yeniden şekillendirme gayretleri neye, niye boyun eğmediklerinin üzerini örtmeye yetmez.

resim

soL (Halil Cemgil) 6 Mayıs 1972 günü sabaha karşı idam edilerek öldürülen üç devrimci gençlik önderi, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, kendilerinden sonra pek çok kuşağa mücadeleleri ve kararlılıklarıyla örnek olmuş isimler. Hem yaşadıkları ve öldükleri dönemin genel koşulları hem de verdikleri mücadelenin niteliği kuşku yok ki onlara bu özelliği kazandırıyor. Bugün aradan geçen otuz altı yıla rağmen hafızalarda edindikleri yerin değersizleştiği ya da taşıdıkları anlamın azaldığı, değersizleştirme ve azaltma çabalarına rağmen, söylenemez. Peki Denizleri, sadece onları da değil dönemin öğrenci hareketini bu kadar kıymetli kılan nedir? Bunu bugüne bakarak anlamaya çalışmak sanırız daha anlamlı olacak. Çünkü bugün sol adına, sosyalizm adına sahip çıkılması gerektiğini söylediğimiz değerler ve ilkeler onların mücadelesinde somut bir niteliğe bürünmektedir.

Sol sermayeye karşı emekten yana olmaksa eğer, Denizler açısından bunun tartışılabilir bir niteliği bulunmamaktadır. Dönemin öğrenci hareketi çok büyük oranda Türkiye İşçi Partisi ve yükselen sendikal hareket ile birlikte ve emekçilerin kurtuluşu sorusuna yanıt arayarak solla ve sosyalizmle buluşmuştur.

Sol anti-emperyalizmse Denizler açısından ülkenin kurtuluşunun anti-emperyalist mücadele olmaksızın sağlanamayacağı hem teorik bir doğrudur hem de pratik olarak yaşama geçirdikleri bir şeydir.
Sol halkların kardeşliğini savunmaksa, enternasyonalizmse, Denizlerin idam sehpasından yükselen slogandan daha fazlasını yaşama geçirdikleri, sadece Filistin'de siyonistlere karşı mücadele ettikleri için değil, halklarımız arasında köprü olmaya çalıştıkları için de söylenmek zorundadır.

Sol gerici, ırkçı ve faşist ideolojileri karşısına alır, bunlarla ikirciksiz bir biçimde mücadele eder. Boşuna değil. Bugün birilerinin neredeyse "demokrasi peygamberi" ilan edecekleri Fethullah Gülen'in ABD'nin 6. Filosu'nu protesto edenlere karşı Kanlı Pazar'ı örgütleyenler arasında olduğunu unutmadığımızdandır.

Sol kamuculuksa, başta okudukları üniversitelerin kamulaştırılması olmak üzere öğrenci hareketinin taleplerinin, toplumcu bir anlayışın yayılmasına fazlasıyla hizmet ettiği söylenmek durumundadır.

Denizler'de simgeleşen mücadele açısından bu başlıkların hiçbirinde tartışmaya yer yoktur. Sosyalist hareket ve öğrenci hareketi içerisinde yürütülen tartışmalar ise tarihsel bir değere sahiptir. Denizler, Yusuflar, Mahirler, Harunlar unutulmuyorsa ve bayraklaştırılıyorsa eğer esas neden yukarıda sayılan başlıklarda aranmalıdır.

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını farklı biçimlerde ele almaya çalışanlar, tıpkı Che'ye yapıldığı gibi, onları da metalaştırma, ikonlaştırma çabaları dün olduğu gibi bugün de devam ediyor. Hem de kaçınılmaz bir biçimde tarihimiz çarpıtılarak. Deniz'i, Yusuf'u, Hüseyin'i anlamlı kılan şey kendilerinden önce gelen ve kendileriyle beraber mücadele eden pek çok insan gibi bu topraklarda yaşayan emekçilerin kavgasına sahip çıkmış olmalarıdır. Yiğitliklerinin, kimseye minnet etmemelerinin, boyun eğmemelerinin gerçek nedenini burada aramak gerekir. Yaşamlarını ve ölümlerini anlamlı kılan şey verdikleri mücadeledir. Denizleri idam sehpasına götüren zihniyet, sadece Morrison Süleyman'ın, idamlarından on beş yıl sonra dile getirdiği "Soğuk Savaş mantığı" ifadesiyle açıklanamaz.

Otuz altı yıl sonra 1 Mayıs kutlamalarına saldıran zihniyet aynı zihniyetse eğer, idamları basit bir öç alma değil, sermaye zihniyetinin açık ve dolaysız yansımasıdır. Burada işçilere, emekçilere düşmanlık, emperyalizme tam boy teslimiyet, yalanlar ve çürüme vardır. Aradan geçen otuz altı yıla güvenilerek hafızamızı sadece aptal kutusunda gösterdikleri, köşelerinde yazdıkları yalanlara teslim edeceğimizi sanıyorlarsa yanılıyorlar.

Denizlerin mücadelesi gerçektir, birkaç kahramanın mücadelesi olmaktan fazlasını ifade eder ve onları anlamanın, unutmamanın, unutturmamanın yolu da bu mücadelenin parçası olmaktan geçer.

Evlerde, okullarda, mücadele alanlarında astığımız, eylemlerde taşıdığımız fotoğraflarına, resimlerine baktığımızda eşitliğin ve özgürlüğün mücadelesini verdiğimiz, emperyalizme karşı durduğumuz, halkların ortak kurtuluşunu savunduğumuz için başımız eğilmeyecek, onları yiğitlik payesiyle ödüllendiren bu mücadelede yeniyi ve daha iyiyi yaratmaya uğraştığımız için.

yazici   mail