www.soL.org.tr
Bas gazı Kürşad, bas gazı...
8 Mayıs 2008, Perşembe

AKP'nin bazı dinci ve liberal basın organlarınca "bağımsız" olarak nitelenen İran politikası, doğalgaz ticaretinin ötesine geçmiyor. İki ülke arasındaki ilişkiler, ortak çıkarlar üzerinden değil, ABD'nin bölge politikası üzerinden şekilleniyor.

resim

HABER MERKEZİ Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, İran'daki temasları sırasında İran'la ortak ticaret hacminin 2011 yılına kadar 20 milyar dolara çıkarılacağını söyledi. 

Tüzmen, önceki gün beraberinde 100'ü aşkın Türk işadamıyla geldiği Tahran'da, dün İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki başta olmak üzere bir dizi üst düzey yetkiliyle bir araya geldi.

İran Sanayi ve Ticaret Odasında düzenlenen "Türkiye - İran Ekonomik İşbirliği" seminerine de katılan Tüzmen, "belagat" yeteneğiyle Türk ve İranlı işadamlarından büyük alkış aldı.

Tüzmen konuşmasında iki ülke arasındaki ilişkilere dair "Bizler, hükmettiği bölgeyi bilimin merkezi haline getirmiş, Sultan Sencer'in, Farabi'nin, Ahmet Yesevi'nin, Fuzuli'nin, İbn-i Sina'nın ve Mevlana'nın torunlarıyız. Bu yüzden hayal ve hedeflerimiz büyük, ufkumuz geniş olmalı" yorumunu yapan Tüzmen, "Komşu ülkelerin kendi bölgelerine yönelik uluslararası alanlarda etkin olabilmeleri ancak birbirleriyle çok yönlü politikalar geliştirmeleriyle mümkündür. Bu düşünceyle son dönemde komşu ve çevre ülkelerle ticareti geliştirme programları ortaya koyduk. İran da bu konuda son derece önemli kardeş bir ülkedir" diye konuştu.

Yesevi'den Mevlana'dan çıka çıka doğalgaz çıktı
Buna karşın Tüzmen'in ortak kültürel geçmişe ve iki ülkenin stratejik gelecek perspektiflerine dair sarf ettiği süslü sözler, Türkiye-İran ilişkilerinin neredeyse yalnızca doğalgaz ticaretinden ibaret olduğunu gizlemeye yetmedi.

Konuşmasında iki ülke arasında geçen yıl 8 milyar dolar olan ticaret hacminin bu yıl 10 milyar doları geçeceğini müjdeleyen Tüzmen, 2008'de Türkiye'nin İran'a ihracatının 2 milyar dolar düzeyinde olacağını belirtti.

Tüzmen'in konuşmasında değinmediği noktalardan biri, Türkiye'nin 2 milyar dolarlı ihracatıyla 8 milyar dolarlık ithalatı arasındaki dengesizlik olurken, Bakan'ın bahsetmediği bir diğer nokta da İran'dan yapılan ithalatın neredeyse tamamen doğalgazdan ibaret olmasıydı. Tüzmen'ın dolar olarak telaffuz ettiği rakamların gizlediği bir diğer gerçekse, ticaret hacmindeki artışın büyük ölçüde doğalgaz fiyatlarının yükselmesine ve doların değerinin düşmesine bağlı olduğuydu.

Müjde: Doğalgaz faturamız 20 milyar dolara çıkacak!
İranlıları "ecdadın bize verdiği vizyonel bakışla gerçekleştirdiği hayallere uygun olarak davranmaya" çağıran Tüzmen, iki ülke arasında 2011 yılına kadar en az 20 milyar dolar ticaret hacmi olacağı öngörüsünde bulundu. Dünya doğal gaz fiyatlarındaki artış eğilimi dikkate alındığında, Tüzmen'in hedefi oldukça gerçekçi görünüyor; söz konusu "ticaret hacminin" büyük bölümünün Türkiye'nin İran'a ödeyeceği doğalgaz faturası olacağını belirtmek kaydıyla...

Nabucco'ya gaz aranıyor
Tüzmen'in İran tarafına sunduğu bir diğer öneriyse, Rus enerji nakil ağına rakip olarak kurulan, ancak Orta Asya ülkelerinin Rusya'yla anlaşması üzerine uygulanabilirliğini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya olan Nabucco doğalgaz boru hattı projesine İran'da doğalgaz tedariki oldu.

Tüzmen, Dışişleri Bakanı Mutteki'yle görüşmesinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamadaysa, görüşmede İran'daki hidrokarbon kaynaklarının çıkarılması ve dünyaya taşınmasını konusunda Türkiye ile yapılacak çalışmaların gündeme geldiğini söyledi. Tüzmen, Türkmenistan doğalgaz ve petrolünün İran üzerinden Türkiye ve daha sonra diğer ülkelere aktarılması ve İran'ın doğal gaz ve petrolünün Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınmasına ilişkin çalışmaların hızlandırılmasının da toplantının ana gündem maddesi olduğunu vurguladı.

İran'ın beklentileri farklı
İran'ın ABD'nin siyasi bir projesi olarak gündeme gelen Nabucco hattına bel bağlamayı göze alıp almayacağıysa belirsizliğini koruyor.

Tüzmen ayrıca Mutteki'yle iki ülke arasındaki ticarette YTL kullanılmasını görüştüklerini de söyledi. Buna karşın, İran-Türkiye ticaretindeki dengesizlik dikkate alındığında, söz konusu girişimin ticaretin ancak ufak bir bölümünü kapsayabileceği görülüyor.

Türkiye-İran arasındaki ilişkilerin yüzeyselliğine karşın, Birleşmiş Milletler yaptırımları nedeniyle döviz sıkıntısı yaşayan Tahran'ın, Tüzmen'in ziyaretini sıcak karşıladığı ve bu yolla halkına "izole olmadık" mesajı vermeye çalıştığı gözlemlendi.

Dışa bağımlı olanın dış politikası bağımsız olur mu?
Türkiye'deki dinci ve liberal basındaki bazı kalemlerin, ABD'nin rahatsızlığını öne sürerek, İran'la ilişkilerin AKP'nin "bağımsız" dış politikasını ortaya koyduğunu iddia etmelerine karşın, ticaretle sınırlı olan Türkiye-İran ilişkileri ABD'nin belirlediği sınırlar içersinde gerçekleşiyor.

Sonbaharda yapılacak seçimler öncesinde, İran politikasını şekillendirmekte olan ABD yönetimi, havuç ve sopayı bir arada kullanıyor. Tahran'a karşı yeni yaptırımlar için bastıran ve savaş tehditlerini yeri geldikçe tekrarlamaktan çekinmeyen Washington, Rusya'nın da içinde bulunduğu bir denklemde, Ortadoğu ve İran politikasını revize etmeye hazırlanıyor.

AKP'nin Washington'un sözünden çıkmayacağına güveni tam olan ABD, bu süreçte İran'a havucu Türkiye üzerinden uzatmaktan çekinmiyor. AKP'nin "emir" geldiğinde İran'la ilişkilerini hızla keseceğine ve savaş planlarının bir parçası olacağına Washington'da kesin gözüyle bakılıyor.

yazici   mail