www.soL.org.tr
Bu insanların derdi ne?
Tahir Öngür 1 Mart 2007, Perşembe

Bugün 28 Şubat 2007. Dünya her zamanki gibi dönüyor. İşçiler, köylüler çalışıp üretiyor. Küresel Kapitalizm ise bütün değerlere el koyup, dünyayı yaşamın sürdürülemeyeceği bir biçimde kirletmeyi, kaynakları tüketmeyi sürdürüyor.

Orda burada sayısız insan da bir şeylere karşı koymaya çalışıyor.

Alın size son bir haftada yayılmış bir dizi haber.

27 Şubat 2007. Bratislava, Slovakya’dan bir haber. BM Kalkınma Programı, UNDP’nin Slovakya Ofisi’nin önünde bugün Greenpeace ve Alburnus Major’un (Rosia Montana maden işletmesine karşı örgütlenen yerel halkın ve STÖ’lerin birliği) birlikte düzenledikleri bir gösteride UNDP’nin Avrupa’nın en büyük altın işletmesine destek vermesi olasılığını kınadı. Kapının önünde gösteri yapılırken limuzinler Kanada’da kurulu işletmeci Gabriel Resources’un üst yönetimiyle Romanya UNDP’den Bayan Soknan Han Jung ve Bay Florin Banateanu’yu ofise getiriyordu.

Toplantıda, Romanya Akademisi, Macaristan Hükümeti ve Avrupa Parlamentosu’nun tüm Orta Avrupa için ciddi bir ekolojik tehlike olarak gördüğü bu yıkıcı projenin sürdürülebilirliğinin değerlendirilmesi görüşüldü.

Dışarıdakiler ise, UNDP-UNEP ve Gabriel Resources şirketi arasındaki işbirliğinin niteliğini ve yalnızca şirkete verilip kamuoyuna açıklanmayan raporları soran bir açık mektubu okuyorlardı. Gabriel Resources yılda 13.000 ton siyanür kullanarak altın işleteceği ve zengin bir doğal ortam ve kültürel zenginlikleri yok edecek bir altın madeni işletmesi için yatırım yapıyor ve yıllardır yerel halkın yanında çok sayıda STÖ ve uluslararası kuruluşun da karşı çıkışını aşmaya çalışıyor.

Marianna Grigoryan’ın 26 Şubat 2007’te EurasiaNet’te bildirdiğine göre, Ermenistan’da Erivan’ın 200 km kadar kuzeyindeki en yoksul bölgelerinden Lori’deki Teghut madeninin yeniden açılacak olmasına da tepkiler büyüyor. Çevre Bakanlığı düşünmüş taşınmış ve bu bakır-molibden madeninin yeniden faaliyete başlamasına evet demiş. Ermenistan Yeşilleri’nden Hakob Sanasarian bunu yasa dışı bulduklarını söylüyor. Dağlık kuzey bölgesindeki Teghut Madeni işletmesi, çevredeki ormanlar ve yaban faunanın korunması için 1970’te yasaklanmış. Şimdi, ekonomik sıkıntılar geri adım atılmasına neden olmuş. Bakanlığın 2006 Kasım’da verdiği kararda “Orada bir zenginlik var. Çevreye verilecek zararlar bununla giderilebilir” deniyor. Madendeki 1,6 milyon ton bakır ve 99 bin ton molibden rezervi olan bu maden işletmesi son yıllarda artan bakır fiyatları nedeniyle 2001’de ihaleyi alan ACP firması için ne kadar değerli ise, 670 hektarlık orman toprağının yok olacağından ve 127.700 ağacın kesileceğinden kaygılanan çevreciler için de, bir o kadar kâbus. “Ermenistan Ormanları” adlı bir STÖ’nün avukatı Vardanyan tüm ekosistemin alt üst olacağını ileri sürüyor. İşletme açılırsa 59 kuş türü, 55 memeli türü, 10 sürüngen türü, 29 balık türü 191 bitki türü zarar görecek. Bunların yalnızca Teghut Ormanları’nda yer alan büyük bölümü World Conservation Union’un “Tehlikedeki Türler Kırmızı Listesi”nde yer alıyor.

Bronz Çağı ile 12. yüzyıl arasına yaşlanan çok sayıda eski eserin de zarar görmesi riski kaygı veriyor. Bakan’a göre bu “siyasal bir karar, uygulanacak ve çevrecilerin ve yerel halkın yapabileceği bir şey yok.” Oysa, madenin yer aldığı Lori bölgesi bir çevre faciası bölgesi olarak adlanıyor. Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre bölgede alerji ve astım hastalık oranları ulusal ortalamanın 10 katı. Anormal doğumlarda da Lori, Ermenistan’da başı çekiyor.

ACP işletmede yerel halka 1,400 kişilik iş sağlanabileceğini ileri sürerken, komşu Teghut ve Shnokh köylerinde yaşayanların yarısının topraklarını satmayı reddettikleri bildiriliyor.

23 Şubat 2007 Cuma günü gelen bir yardım çağrısında, Peru’da Newmont’un altın işletmeciliği çalışmalarına karşı örgütlenmiş olan El Grupo de Formación e Intervención para el Desarrollo Sostenible, GRUFIDES’in, içlerinde Başkan Peder Marco Arana ve Yöneticisi Dr Mirtha Vasquez Chuquilin’in de bulunduğu üye ve yöneticilerine yönelik ölüm tehdidi, karalama, evlerinin aranması vb. baskılara karşı uluslararası destek istiyor. GRUFIDES Kuzey Peru’da Camacha bölgesindeki dev Yanacocha Madeni’nden etkilenen yerel halka destek için örgütlenmiş bir insan hakları örgütü. Yerel halk bugüne değin sayısız gösteri yaparak çevreleri ve yer altı sularının korunması için madene ve Newmont’a karşı çıktı. Aralarında öldürülenler oldu. Kasım ayında Edmundo Becerra Corina vurularak öldürülmüştü. GRUFIDES işte bu cinayeti sorgular ve Ağustos ayındaki gösterilerde yaralanan köylülere yardım ederken şimdi kendi tehdit altında.

The Jakarta Post’ta 22 Şubat 2007’de yer alan bir habere göre, Çarşamba günü Endonezya West Nusa Tenggara Mataram’da yüzlerce gösterici bir gösteri yürüyüşü yaparak PT Newmont Nusa Tenggara şirketinin altın ve bakır işlettiği Bata Hijau işletmesinin genişletilmesi için yaptığı izin başvurusunu kınadı. Göstericiler, Latar ormanlarından 38 hektarlık bir alanda atık gömüleceğini ve koruma altındaki bu bölgedeki canlı yaşamının tehlikede olduğunu savunuyor.

CorpWatch’tan David Martinez’in 21 Şubat 2007 tarihi ile yayınlanan bir yazısı, Papua Yeni Gine’de Porgera altın işletmesinin işçileri ve yöreye etkilerini anlatıyor.

14 yıldır dağlardan sökülen malzeme Porgera Vadisini binlerce mil ötedeki mercan denizlerine ulaşana kadar bir çamur akıntısına dönüştürüyor. Altın için yapılan bu çalışmalar dünyanın en büyük adalarından birinin ağaç kangurularından inanılmaz güzellikteki orkidelere kadar Güney Pasifiğin “Son Büyük Alanı” olarak adlandırılan cennetini yok ediyor. Burada 5 bin 600 dönümlük açık ocaktan, yine Kanada’da kurulu ve dünyada 26 maden çalıştıran Barrick Gold şirketi 2006 yılının ilk dokuz ayında elde ettiği 1 milyar dolar kârına kâr katıyor.

Barrick’in Şili’de Alto de Carmen bölgesindeki Pasqua Lama maden işletmesi de orada muhalefete neden oluyor. 2006 Ocak ayında göstericiler yolları kapatıp madeni durdurmuştu.

Porgera madeni Papua Yeni Gine hükümetinin dış satım gelirinin yüzde 72’sini sağlıyor.

1990’dan sonra açık işletmeye geçildiğinde çevre sorunları başlamış ve yamaçlar kaymaya, akarsular kirlenmeye ve köylülerin evleri yıkılmaya başlamış. Ancak, daha önce avcı ve toplayıcı olan orman halkı giderek maden işletmesine bağımlı kalmış. Ottowa Citizen gazetesinde yayınlanan bir makaleye göre şirket yalnızca 2006 yılında toprak sahiplerine 8 milyon dolar para aktarmış. Ücretler tek geçim kaynakları olmuş. Papua Yeni Gine hükümetinin “gezici birimleri”nin insan hakları ihlalleri ve baskıları da onları karşı çıkamaz duruma getirmiş. Yine de şirketin güvenlik güçleriyle yerli halk arasındaki çatışmalarda 14 kişi öldürülmüş. Şirketin güvenlik güçleri 400 kişiyi istihdam eder duruma gelmiş. Küçük çatışmalar giderek günde 50-60 kişinin yaralandığı genel bir savaş durumuna dönüşmüş.

Stanley Kaka 44 yaşında bir eski maden işçisi ve sendika önderi. 1989’da çalışmaya başladığında düşük ücretler, uzun çalışma saatleri ve zehirli kimyasallar içinde çalışmaya karşı örgütlenmişler. Bazı kazanımlar elde etmelerine yarayan uzun bir savaşımları olmuş.

Bir tünelde yaptıkları oturma eylemine şirketin güvenlikçileri saldırdığında çatışma çıkmış, yaralananlar olmuş, makineler yakılmış. İşten atılmış. O günden beri sendikaya dışarıdan yol gösteriyor. İşçiler de zengin kaynaklarını çıkarıp götüren şirketin yöreye bir yararı olmadığına inanıyor. Bu Porgera kasabasından da belli. Yolları bile kaplanmamış, toprak.

Porgera’lılar bir madene sahip olmaktan daha kötüsünün onun kapanması olduğunu düşünüyor. Madenden önce orta çağ yaşam koşullarında dışa kapalı ve sakin bir yaşam, madenle birlikte bir kültür şokuna dönüşmüş. Ama örneğin yakındaki Misima Adası’ndaki benzer bir maden kapandığında işçler ücret, toprak sahipleri kira gelirlerinden olmuş ve toplum birden alt yapısız, geçim kaynakları kurumuş ve çevre kirliliği içinde kala kalmış.

Yakındaki başka bir adada, Bouganville’de yerli halk ayaklanıp madenci şirketleri adadan kovduğu için başlarına bu gelmedi diye kendilerine imrenerek bakılıyor. Porgera’da gerginlik, güvenlik güçlerinin her gün birilerini yaralaması ve çevrenin kirlenişi sürüyor.

Biraz daha geriye kadar baksak, dünyanın her yerinde benzer tepkiler, direnişler ve çatışmalar yaşandığını göreceğiz.

Neler oluyor? Ne istiyor bu insanlar? Dertleri ne?

Yeni bir makine kırıcılığı mı? Teknolojik gelişmenin insanlığa kazandırdıklarına ilkel bir karşı koyuş mu?

Yer altı kaynaklarının ekonomiye kazandırılması sırasında ortaya çıkan bir paylaşım kavgası mı?

Sakın bu kaygılar haklı olmasın. Bu işletmeler çevre ve insan sağlığını tehdit ediyor, yer altı kaynaklarını talan ediyor olmasın.

Yoksa, kapitalizmin denetlenemez hırsı yüzünden bilim ve teknolojiyi, insanlığın ve doğanın yıkımına, bir ekolojik krize sürüklenmesine neden olacak şekilde kötüye kullandığı doğru mu?

Bu ve benzeri soruların yanıtları, önemli. Önemli çünkü küresel kapitalizmin, emperyalizmin yıkıcı, yok edici yanı bu alanda apaçık ortaya çıkıyor.

Gelin bu soruların yanıtlarını arayalım.

Birlikte.

yazici   mail