2007 yılının üçüncü çeyreğine dair sektörel büyüme rakamları tarım sektöründe yaşanan üretim gerilemesini gözler önüne seriyor. 2006 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 0,5 büyümüş olan tarımsal üretim, 2007 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 7,8 küçülme kaydetti.
soL (Nevzat Evrim Önal) AKP’nin köylüyü hiçe sayan politikaları tarım sektörünü yıkıma götürüyor. Devletin tarımsal üretimden desteğini çekmiş olması köylüyü büyük gıda tekelleri karşısında savunmasız bırakıyor ve giderek daha fazla küçük üretici üretim yapamaz duruma geliyor.
Öte yandan bilhassa Ege ve Akdeniz sahilleri ile büyük kentlerin çevrelerindeki tarım arazileri üzerlerine lüks konut ya da tatil beldeleri inşa edilerek talan ediliyor. Kendi tarım politikasını belirleyecek derecede dahi bağımsız davranamayan Türkiye bir yandan köylüsünü yok ederken diğer yandan gıda konusunda dışa bağımlı hale geliyor.
Reel Büyüme (%) | 2004 | 2005 | 2006 | 2006 | 2006 | 2006 | 2006 | 2007 | 2007 | 2007 |
Tarım Sektörü | 2,0% | 5,6% | 2,9% | 7,6% | -0,4% | 0,5% | 9,7% | 2,9% | -2,1% | -7,8% |
Üretimin mevsimsel değişiminin de dikkate alındığı tablodan da görüleceği üzere, tarımsal üretim 2007 yılının ilk üç çeyreği boyunca önceki yılın aynı dönemlerine göre geride kalmış durumda bulunuyor. 2006 yılının ilk çeyreğinde yüzde 7,6 büyüyen tarımsal üretim, 2007 yılının ilk çeyreğinde yalnızca yüzde 2,9 büyürken, 2006 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 0,4 küçülen tarımsal üretim, 2007 yılının ikinci çeyreğinde yalnızca yüzde 2,1 küçülme kaydetti. Üçüncü çeyrekler karşılaştırıldığında ise, çöküşün boyutları daha net ortaya çıkıyor: 2006 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 0,5 büyümüş olan tarımsal üretim, 2007 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 7,8 küçülmüş durumda.
Devlet köylüyü değil, büyük toprak sahibini “destekliyor”
Tarım sektöründe üretimin giderek azalıyor olmasının en temel nedenin devletin tarıma yönelik destekleme uygulamalarındaki değişim olduğu gözleniyor.
Türkiye’de tarıma verilen desteğin Dünya Ticaret Örgütü regülasyonları ve AB Ortak Tarım Politikası ile uyumlaştırılma çabasının bir sonucu olarak devlet destekleme alımları yapmayı bırakmış ve gübre ile kredi sübvansiyonlarını yürürlükten kaldırmıştı. Bütün bunların yerine Doğrudan Gelir Desteği (DGD) uygulaması getirilmiş ve her çiftçiye sahip olduğu tarım arazisinin 500 dekara kadarki kısmına, dekar başına DGD ödemesi yapılmaya başlanmıştı.
Bunun sonucunda en küçük arazi sahiplerinin payına önemsenmeyecek derecede az destekleme ödemesi düşerken, büyük toprak sahipleri topraklarını akrabaları arasında kağıt üzerinde bölüştürerek devletten önemli miktarda “destek” alma fırsatı bulmuşlardı.
Dahası, DGD ödemeleri üretimden bağımsız olduğu için, toprak sahipleri topraklarında üretim yapılsa da yapılmasa da destekleme ödemesine hak kazanıyorlar. Bunun sonucunda arazisini boş tutanlar da devletten DGD alırken, arazisini başkalarına kiraya verenlerin aldığı destek üretime hiçbir katkı sağlamıyor.