www.soL.org.tr
‘Mutediliz, ama kontrol bizde’
26 Mayıs 2008, Pazartesi

Adalet Bakanı Şahin’in önceki günkü açıklamalarının ardından dün konuşan Başbakan Erdoğan, “ılımlı ama üstten” konuştu. Ucu açık sürecin kontrolünü elinde tuttuğunu ısrarla vurgulayan AKP, yargıya ve kamuoyuna dönük mesajlarıyla, en az hasarı alacağı bir ortayolu zorluyor.

soL AKP Kadın Kolları 2. Olağan Büyük Kongresinde konuşan AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan, Yargıtay ve Danıştay bildirilerinin ardından oluşan gerilim ortamına ilişkin olarak “kontrol bizde” mesajı verdi.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in dün yaptığı “Tartışmaları daha fazla uzatmayalım” açıklamasını destekler biçimde konuşan Erdoğan, çeşitli kesimleri hedef alan “kapsayıcı” mesajlarıyla, AKP kontrolündeki bir yumuşamanın yakın dönemde temel eksen olacağını vurguladı.

Yargı bildirilerini “anında” yanıtlayarak kontrolü yitirmeyen ve son iki gündür yaptığı “ılımlı ama üstten” açıklamalarla adım atan taraf olan AKP, kapatma davasını da kapsayan süreci en az hasarla atlatmayı zorluyor.

“Ülke menfaatleri partinin üstünde”
Erdoğan’ın dün yaptığı açıklamalarda “aklı selim sahibiyiz” açıklamaları öne çıktı. Son dönemde yapılan “AKP’nin alternatifi yok” tartışmalarını da bilerek ve ima ederek konuşan Erdoğan, “AK Parti olarak hiçbir zaman parti menfaatlerini ülke menfaatlerinden ayrı görmedik, bundan sonra da görmeyeceğiz; üstünde tutmadık, bundan sonra da tutmayacağız” diye konuştu.

Erdoğan, “Türkiye’nin çıkarları yerine hiçbir zaman kişisel veya grupsal çıkarları gözeten, dar ideolojik hesaplarla hareket eden siyaset tarzlarına tenezzül etmedik. O kısır siyaset koridorlarındaki gibi, millete hizmet yolundan da sapmadık” diyerek devletin bekasını düşündüklerini söyledi.

“Mecburen yanıtladık”
Yargıtay ve Danıştay’dan yapılan açıklamalara karşılık AKP’den verilen yanıtlarının “mecburen yapıldığını” söyleyen Erdoğan, “özürcü” bir yaklaşım sergileyerek yargıya çiçek attı.

Erdoğan, “Bir kapatma süreciyle, hakkında kapatma davası açılmış bir siyasi partiyle ilgili bir bildiri yayınlanırsa kusura bakılmasın, onu cevapsız bırakmak 16 milyon seçmenime ihanettir. Bunu cevapsız bırakamam” diye konuştu.

Erdoğan, “Millet olarak, yargı da bizim yargımızdır, yasama da, yürütme de bizimdir. Aramızda husumete yer olmadığını altını çizerek söylüyorum” diyerek uzlaşma mesajlarını pekiştirdi.

“Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti”
Yakında sonuçlanması beklenen türban kararı ve kapatma davasının temelinde yer alan “irtica” başlığına da değinen Erdoğan, “Unutmayın, biz birbirimize emanetiz. Benim yaşam biçimim, benim tercih özgürlüğüm sizlere emanettir. Sizin tercih hakkınız da bizlere emanettir. Hiç birimiz tercihlerimizi birbirine dayatma hakkına sahip değiliz. Hepimizin güvencesi, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan cumhuriyettir” diye konuştu. 

“Nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın…”
Yargıya yönelik özürcü açıklamalarına karşın, ufuklarının kapatma davasıyla sınırlı olmadığını da vurgulayan Erdoğan, kapatma sonucunun da çıkabileceği süreçte güçlü olduklarının altını çizdi. Erdoğan, şöyle konuştu:

“Aslolan Türkiye için doğru olanı yapmaktır. Sakın kimse bu tartışmalardan umutsuzluğa, karamsarlığa kapılmasın. Türkiye’nin geleceği aydınlıktır. Her neye inanırsa inansın, her nasıl yaşarsa yaşasın bütün vatandaşlarımız bizim için birdir, eşittir, kardeştir. Herkesin yaşam biçimine, tercih hakkına, siyasi görüşüne saygı duyuyoruz. Kimse bu konuda en ufak bir endişeye kapılmasın. Hiçbir tartışma bu gerçeği değiştiremez, bu hukukun önüne geçemez. Zira hukukun üstünlüğüne dört dörtlük inanmış bir iktidar iş başındadır. Sonuç ne olursa olsun bu gerçek asla değişmeyecektir. Bazıları AK Parti hakkındaki kapatma davası ‘böyle sonuçlanırsa şöyle olur, böyle sonuçlanırsa bir farklı olur’ diyerek türlü türlü fikirler üretiyor. Tekrar söylüyorum, hangi netice olursa olsun hiçbir netice bu noktada gerçeği değiştirmez, değiştirmeyecektir.”

Yargı Reformu taslağının ilk önce AB’ye verilmesi konusunda Yargıtay eleştirisini de yanıtlayan Erdoğan, “Türkiye demir perde ülkesi değildir, olmayacaktır” dedi. Diğer başlıklara nazaran kendinden daha emin konuşan Erdoğan’ın, özellikle kapatma davası sürecinde sahip oldukları uluslararası desteği gözettiği görüldü.

CHP içeri, MHP dışarı
Konuşmasında sık sık CHP’ye de yüklenen Erdoğan, CHP’nin “fildişi kulelerde, halktan kopuk siyaset peşinde olduğu” vurgusunu da yineledi. Erdoğan, CHP’ye “Boşuna çırpınma, hiçbir zaman iktidar olamayacaksın” dedi.

1 Mayıs’ta DİSK’in “illegal örgütlerle kol kola yürüdüğünü” ve polisin müdahalesinin “yerinde olduğunu” söyleyen Erdoğan, kendisini de hedef alan gensoru önergesini anlayamadığını söyledi. Erdoğan, “CHP’den böyle bir tavrı beklediğini, ancak MHP’nin tavrından üzüntü duyduğunu” vurgulayarak MHP’ye çiçek attı. 

AKP’nin, yargıyı hedef alan bir açıklamada özellikle CHP’yi hedef alan sert eleştirileri, “alternatifimiz yok” mesajı olarak yorumlanıyor. MHP’ye yönelik tavrın ise, üstü kapalı bir destek ve işbirliği mesajı olduğu belirtiliyor.  

Kürtlere mesaj
Erdoğan’ın konuşmasında kapsayıcı mesajlar verdiği bir diğer kesim de Kürtler oldu. Kürtlere karşı başından bu yana kapsayıcı bir şekilde hareket ettiklerini vurgulayan Erdoğan, bölgeye yönelik yatırımlarla eşitsizliği giderici çabalarda bulunduklarını söyledi. Kürt siyasetine ilişkin olarak da konuşan Erdoğan, “PKK Kürt kökenli kardeşlerimin temsilcisi olamaz” diyerek AKP’nin iddiasını vurguladı.

Erdoğan’ın Kürtlere yönelik olarak yaptığı vurguların özellikle kısa vadede yerel seçimleri hedeflediği belirtiliyor. Hatırlanacağı üzere geçen hafta alınan bir kararla, kuraklık nedeniyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki çiftçilerin borçlarının faizsiz olarak bir yıl ertelenmesi gündeme gelmiş, GAP’ın tamamlanması yönünde kimi adımlar atılmaya başlanmıştı.

Diğer yandan, Erdoğan’ın açıklamalarına sinen “AKP’nin Kürtlere yönelik kapsayıcı rolü ve Kürt siyasetine karşı tek alternatif olduğu” mesajı, AKP’nin Türkiye siyasetinde alternatifsiz olduğu mesajını pekiştiren bir vurgu olarak öne çıkıyor. 

Çiçek de AKP'nin kapatılacağına "zinhar" inanmıyor
Dün bir televizyon programına katılan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek,
"Parti kapatılırsa bir B planınız var mı?" şeklindeki soruyu, "Buna cevap vermek, partinin kapatılacağına kanaat getirmek demektir. Böyle bir soruya vereceğim cevabın nasıl yorumlanacağı önemli. Zinhar kapatılacağına inanmıyoruz" dedi. Çiçek, "Avrupa, Venedik Komisyonu kriterleri dışında parti kapatmayı sakıncalı buluyor. Bu kadar senaryonun olduğu bir yerde, AKP'nin dava sonuçlanıncaya kadar hiçbirine cevap vermemesi gerekir. Biz hükümetiz, parti kapatılıyorsa, başbakana yasak geliyorsa, böyle bir ülkeyi kim ciddiye alır" diye konuştu.

Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin Türk yargısından önce Avrupa Komisyonu üyelerine gönderilmesi eleştirilerine de katılmadığını belirten Çiçek, "Yargıtay ile Adalet Bakanlığı'nın arası 50 adımdır. Ben bakanken müteaddit defalar yürüyerek gelip gittim. Sayın Bakan ile sayın Başkan iki medeni insan. İki medeni insan kahve içmeye gitselerdi. Bunlar oturup konuşabilirken bildirinin yarısının bu konuya ayrılması doğru değil. Her işi bildiriyle mi çözeceğiz" diye konuştu. Yargıtay'ın yargının tümünü temsil etmediğini belirten Çiçek, bildiriden Yargıtay içinde de rahatsız olanlar olduğunu kaydederek, bildirinin Türkiye'nin lehine olmadığını söyledi.
yazici   mail