www.soL.org.tr
Çin piyasasında dalgalanan ABD ekonomisi
6 Mart 2007, Salı

HABER MERKEZİ 28 Şubat 2007 yine dünya piyasalarında sarsıntıya neden olan bir dizi gelişmeye sahne oldu. Bu kez finansal sarsıntının merkezi Şangay Borsası olurken yine borsa verilerindeki değişiklikler birtakım “ilklere” yol açtı. 2003 Mart ayı sonundan bu yana piyasalarda yaşanan en kötü hafta; Wall Street’te son yılların en yüksek günlük düşüşünü (yüzde 2), Şangay Borsası indeksi ise günlük yüzde 9 oranında düşüş ile 1997 yılından sonra en kötü performansını gerçekleştirdi.

Asya Krizi'nden (1997) bu yanan sıradanlaşmaya başlayan borsalardaki ani iniş çıkışlar aslında dünya kapitalizminin açmazlarına işaret ediyor. Finans piyasalarındaki ani iniş çıkışlar, aşırı değerlenmiş tahvillerin piyasalar arasında yer değiştirme, düşük faizli piyasalardan faiz getirisi yüksek olan piyasalara akması (carry trade) üzerinden elde edilen kazançlar ekonominin işleyişinde belirleyen konumda. Aşırı değerlenmiş tahvillerin faiz oranlarındaki değişikliğe bağlı olarak değerini yitirmesi, “köpüğün” alınması piyasalarda ani değer kayıplarına yol açıyor. Bu kayıpların reel ekonomiye yansıması ise durgunluk şeklinde gerçekleşiyor.

Bugün, yabancı yatırımcıların elinde bulundurduğu uzun vadeli tahvillerin dörtte biri ABD Hazinesi tarafından basılan tahvillerden oluşuyor. 2006 yılında ABD dışında kalan yatırımcılar 1,6 milyar ABD doları değerinde varlık satın alırken, ABD'li yatırımcılar bir trilyon ABD doları değerinde yabancı tahvil satın almış durumda. Kısacası bu tahvillerin piyasalar arasındaki akımı, faiz oranlarındaki değişimlere bağlı olarak şekilleniyor.

“Köpük” olgusu üzerinden yönlendirilen ekonomi politikaları 1990’lardan itibaren piyasaların gidişatını belirlerken, gerçekte ekonomilerde olumsuz gidişatın görülmesi de zorlaşıyor.

Risk alma, risk getirisine bağlı olarak piyasalara yatırım yapılması piyasaları yönlendiren unsurlar olarak karşımıza çıkarken, bu sürecin bir anlamda kontrol altında tutulması ya da risk alıcılarının mekan değiştirmesi borsalarda patlak veren ani iniş çıkışlara bağlı olarak gerçekleştiriliyor. Bu sürecin baş mimarlarından FED eski Başkanı Alan Greenspan’ın zaman zaman yaptığı açıklamalarla yönlendirdiği piyasalarda bu kez de tanıdık bir dizi gelişme yaşandı.

Bu kez Şangay merkez oldu
1995 yılından bu yana 2006 yılında yüzde 10,7 ile en yüksek büyüme oranına ulaşan Çin ekonomisinde Şangay Borsası 28 Şubat tarihinden önce son bir yılda yüzde 130 oranında bir artış ile yükseliş eğiliminde idi. Çin Hükümetinin tahvil piyasalarında yabancılara uygulanan vergileri artıracağı ve kırsal alan harcamalarını yeniden yapılandıracağına dair söylentiler borsadaki ani düşüşün gerekçesi olarak gösterilirken, FED'in eski başkanı Alan Greenspan’ın durgunluğa doğru gidiliyor şeklindeki açıklamalarının bu süreci belirlediği görülüyor.

Ortaya çıkan tabloda Şangay Borsası’ndaki ani düşüş, Çin’in en büyük şirketlerinin hisse senedi değerlerinde örneğin Çin’in en büyük bankasında yüzde 8 oranında, Boashan çelik üreticisinde ise yüzde 10 değer kaybına yol açtı. Ancak esas gelişmeler diğer piyasalarda yaşanıyor. Avrupa borsaları ve ABD Borsası Wall Street’e yansıyan sarsıntı, Japon yeninin dolar karşısında değer kazanması ve de yatırımcıların şimdilik daha güvenilir piyasalara kayması şeklinde bir dizi gelişmeye neden oldu. ABD borsalarından 1,5 trilyon dolarlık bir değer kaybının söz konusu olduğu, dünya hasılasının yüzde üçüne eşit bir servet kaybının gerçekleştiği ve Japon varlıklarına yönelimin artığı görülüyor.

ABD ekonomisi çıkış noktası
Greenspan’ın açıklamaların tetiklediği bu sürecin esas kaynağı ise ABD ekonomisine dair açıklanan verilere bağlı olarak esen olumsuz hava. Şangay sarsıntısının ardından Greenspan, “ekonomik durgunluk ihtimali var ancak ben mümkün görmüyorum” diyerek bu kez borsaları rahatlatma yoluna giderken, ABD'li ekonomistler 2007 yılında bir resesyona doğru gidildiği üzerinde duruyorlar. 28 Şubat tarihinde FED Başkanı Ben S. Bernanke, ABD Temsilciler Meclisi Bütçe Komisyonu'na verdiği raporda ABD ekonomisindeki büyümenin beklenin altına çıktığını belirtmişti. ABD ekonomisi, yüzde 3,5 oranında büyüyeceğine dair beklentiye rağmen, sadece yüzde 2,2 oranında büyüdü. Diğer yandan bütçe açığının sürmesi, dış ticaret açığındaki fazlanın rekor seviyelere ulaşması ABD ekonomisinin durgunluğa doğru gittiğinin göstergesi olarak okunuyor. Bununla birlikte dayanıklı tüketim malları siparişlerinin yüzde 7,6 oranında azalması, emlak piyasasındaki daralma, imalat sanayindeki yavaşlama, Şangay Borsası'na sarsıntı olarak yansıdı.

Şimdi ne olacak?
Şangay Borsası’ndaki sarsıntının hemen öncesinde Çin Komünist Partisi iki hafta boyunca gerçekleştireceği toplantılarda ekonomideki aşırı büyümeye karşı alınacak önlemler, yabancı yatırımcıların vergilendirilmesi, artan bölgesel eşitsizliklere karşı alınacak olan önlemler gibi bir dizi başlığı ele alacağını açıklamıştı. Çin ile ABD ekonomileri arasındaki bağımlı yapı, Çin para birimi Yuan’ın değerinin ABD dolarına endeksli olması, Çin’in ABD ile ticaretinde fazla (ABD, 2006'da Çin ile ticaretinde 200 milyar dolarlık bir açık verdi) vermesi ve de ABD Hazinesi tahvillerine bağımlı bir yapıya sahip olduğu dikkate alındığında bu yapının ne kadar daha sürdürülebileceği gündeme geliyor.

Çin para biriminin ABD doları karşısında değerinin düşük olduğu, bunun Çin mallarının değerinin ABD mallarının değerine göre düşük tutulmasına yol açtığı ve sonuçta ABD’nin Çin ile ticaret açığı verdiğinin özellikle altı çiziliyor. Bu da Yuan’ın değerinin dolar karşısında artırılmasını gündeme getiriyor.

ABD ekonomisinde yaşanan durgunluk, bütçe açıkları ile birlikte dış ticaret açığının yüksekliği karşısında ABD faiz oranlarında artış, sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması, sosyal harcamaların kısıtlanması öne çıkan politika tercihleri. FED eski Başkanı Alan Greenspan’ın açıklamaları ile yönlendirilen ve son yıllarından itibaren kademeli olarak artırılan faiz oranları krizin ötelenmesini sağladı. Ancak ABD ekonomisinin açmazları aşılamıyor. Bu yapıda dolara endeksli Asya para birimleri arasındaki ilişkinin yeniden revize edilmesi gündemde. Finansal piyasalarda “riskin” yeniden yapılanması ile bu tür adımların atılması bekleniyor.

yazici   mail