soL Cargill fabrikasının halen kanunsuzca açık tutuluyor olmasına dair, Yurtsever Hukukçular ve Türkiye Komünist Partisi Bursa İl Örgütü tarafından birer açıklama yapıldı. Aşağıda bu açıklamaları yayınlıyoruz.
Yurtsever Hukukçular: Adaleti savunmaya devam edeceğiz
Türkiye’de değiştirilmeye çalışılan 82 Anayasası hala yürürlüktedir. Bu anayasanın “Kanun önünde eşitlik” başlığını taşıyan 10. maddesinin 3 ve 4. fıkralarında şöyle denmektedir: “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
Türkiye’de kime sorarsanız sorun, anayasanın bu maddesine hiç kimsenin uymadığı cevabını alırsınız. Oysa “Anayasayı ihlal”e teşebbüs etmek Ceza Kanunu’nun 309. maddesinde suç olarak düzenlenmiş ve cezası da ağırlaştırılmış müebbet hapis olarak belirlenmiştir. Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal “Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz” demekle iktidar sahiplerine güç vermiş ve gücü olanın kanun-kural tanımamakta serbest olduğunu açıkça ilan etmiştir.
AKP iktidarı uluslararası sermayenin çıkarları için anayasayı, kanunları, yönetmelikleri değiştirmektedir. Bu değişiklikler sermayenin ülkemizde açıkça at koşturmasına hizmet edecek tarzda yapılmaktadır. Cargill meselesi bu örneklerden belki de en çarpıcısıdır. Cargill ile ilgili “özel kanun” çıkarılmış, Cargill’in fabrika kurabilmesi için Yüksek Planlama Kurulu tarafından plan değişikliği yapılmış, ilgili yönetmelikler değiştirilmiştir. Çıkartılan kanunlar, değiştirilen yönetmelikler ve alınan idari kararlara karşı gerek Anayasa Mahkemesi’nde gerekse de Danıştay ve İdare Mahkemelerinde açılan davalar hep Cargill’in aleyhine sonuçlanmıştır. Ancak iktidar hep Cargill’in yanında olmuştur. Hatta Tayyip Erdoğan bir açıklamasında "Siyasetçilerin görevi engel aşmaktır. Aynen bir greyder gibi önündeki birçok engeli düzelte düzelte yola devam eder. Biz yol açacağız, arkamızdan da girişimci gelecek” diyerek yargı mercilerinin vermiş olduğu kararların, siyasi istikamete ters düştüğü oranda, iktidar tarafından “aşılması gereken engel” olarak görüleceğini alenen dile getirmiştir.
Cargill’le ilgili olarak açılan bir davada Bursa İdare Mahkemesi’nin kararının uygulamayan dönemin Bursa Valisi Oğuz Kağan Köksal adeta ödüllendirilerek Emniyet Genel Müdürlüğü’ne atanmıştır. “Yargı kararlarını uygulamamak” suçundan hakkında soruşturma açılan Bursa eski valisi Köksal hakkında önce İçişleri Bakanlığı soruşturma izni vermemiş ardından Danıştay’ın bu kararı kaldırmasıyla soruşturmaya başlanabilmiştir.
Cargill’in Türkiye’de istediğini yapabilmesi için iktidarlar ve onun bürokratları tarafından bu kadar karar “uygulanmazken” bir de sıradan bir vatandaşın gecekondusu ile ilgili bir dava sonucunda verilen “yıkım” kararının nasıl işlediğini düşünün.
Bu karar hemen uygulanır. Çünkü burada İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesi devreye girer: “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.”
Yine bu maddenin 4. fıkrasına göre “Mahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir” denmektedir.
Cargill’e verilen izinle ilgili olarak açılan davada Bölge İdare Mahkemesi, Bursa 3. İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararının doğru olduğuna ve Bursa Valiliği ile Cargill’in yaptıkları itirazların reddine karar vermiştir. Bu karar gereğince dava sonuçlanıncaya kadar Cargill’e verilen izin “verilmemiş” sayıldığından Cargill’in bu kararın tebliğinden itibaren faaliyetlerini durdurması gerekmektedir. Bu karar nedeniyle ne Cargill faaliyetlerini durduracaktır ne de ona destek veren iktidar geri adım atacaktır. Açıktır ki AKP iktidarı Cargill için “hukuki” bir zemin yaratmaya çalışmaya devam edecek, bu süre zarfında Cargill fabrikası da kanunsuz biçimde çalışmayı sürdürecektir. Cargill fabrikasının halen kapatılmamış olması bir skandaldır ve biliyoruz ki bu skandal sürmeye devam edecektir.
Ancak unutulmamalıdır ki, AKP hükümetinin hukuksuzluğu teşvik eden birçok icraata imza atmasına karşı Yurtsever Hukukçular ısrarla adaleti savunarak bu ülkenin sahipsiz olmadığını göstereceklerdir.
TKP: Cargill’in kapısına kilit vurulmalıdır
Bursa Bölge İdare Mahkemesi tarafından verilen karar uyarınca, yargı bir kez daha Cargill fabrikasının yasa dışı faaliyet yürütüyor olduğuna karar vermiştir. Bu karar uyarınca, temeli atıldığından beri her günü ayrı bir hukuksuzluk örneği olan, emperyalist tekel Cargill’in Orhangazi fabrikası derhal kapatılmalıdır.
Benzer biçimde, Maliye Bakanı'nın oğlu Abdullah Unakıtan, Cargill fabrikasının hukuksuzluğundan ve babasının iş bitiriciliğinden destek alarak Karacabey Ovası’nın ortasına kireç fabrikası dikmeye çalışmaktadır. Bu girişime derhal son verilmelidir.
Memleketimizin talan edilmeye çalışılan verimli tarım arazileri, aynı fabrikalar gibi toplumsal birer hazinedir. Başta hükümet ve Bursa Valiliği tarafından Cargill fabrikasına yönelik takınılan utanç verici, kraldan çok kralcı tutum, sermaye devletinin emperyalizm karşısında nasıl bir hizmetkâra dönüştüğünün en açık göstergesidir.
Hatırlanacaktır ki, süreç içerisinde ülkemizin Başbakanı Cargill hakkındaki yargı kararlarını “kabullenemediğini” ve “greyder gibi yol açacağını” beyan etmiş, Bursa Valiliği ise yalnızca Cargill hakkında verilen yargı kararlarını uygulamayarak suç işlemekle kalmamış, aynı zamanda yürümekte olan yargı sürecine Cargill’in yanında müdahil olarak katılacak derecede taraflı davranabilmiştir.
Bunların yanı sıra, ABD Büyükelçisi Ross Wilson, Bursa’ya yaptığı gezilerde Cargill fabrikasına da uğrayıp, desteğini eksik etmemektedir. Wilson’un Bursa’da yaptığı tüm temaslar kapalı kapılar arkasında, halktan gizli yapılmaktadır.
Cargill’de yaşanmakta olan hukuksuzluğun sona ermesi, ülkemizin bir hukuk devleti olup olmadığının göstergesi olacaktır. Cargill fabrikasının kapısına kilit vurulmayan her gün, ülkemizde hukukun değil emperyalizmin üstünlüğünün hüküm sürüyor olduğunun kanıtıdır.
Türkiye Komünist Partisi, Cargill’e karşı yürütülmekte olan mücadeleyi Türkiye’de emperyalizme karşı mücadelenin bir parçası olarak görmektedir ve sürecin sonuna kadar takipçisi olacaktır.
Hükümetin AB yolculuğu devam ediyormuş | |
Direniş için intifada çağrısı | |
Çevre Bakanı'na Çal Dağı protestosu | |
JMKDD: Sağlık Bakanı özür dilemelidir | |
Blackwater'ın gözü Latin Amerika'da |