www.soL.org.tr
Yalnızca bir örnek...
9 Şubat 2008, Cumartesi

"Türban meselesini bile emperyalizme bağladınız, insaf!" diyenlere inat, emperyalizm her taşın altından çıkıveriyor. ABD'nin bölgesel projeleri için "türbana özgürlük" gerekiyor.

DIŞ HABERLER Amerikalı "analizci" Grenville Byford, Türkiye Cumhuriyeti'nin "yenilenmesinin" hararetli savunucularından. Bu bağlamda kemalistlere ateş püsküren ve AKP iktidarına övgüler düzen Byford, ABD ve Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'deki bu dönüşümden önemli kazançlar sağlayacağı inancında. Byford inanmakla kalmıyor, aracılık da yapıyor.

Grenville Byford, Avrupa'daki önemli think tank kuruluşlarından Europe's World'ün internet sitesinde geçtiğimiz aylarda yayımlanan makalesinde, AKP iktidarının Türkiye'ye dayattığı islamcı modelin, ABD'nin bölgesel yayılma politikaları açısından en elverişli yönelim olduğunu savunuyor.

ABD Başkanı George W. Bush'un "Teröre karşı savaş" stratejisinin çöktüğü tespitinden yola çıkan Byford'a göre dünyandaki 1,5 milyar müslümanın ABD saflarına kazanılması için Washington'un AKP'nin hizmetlerinden yararlanması gerekiyor.

Ancak Byford'a göre Türkiye'nin önemi müslüman ülkeler üzerindeki etkisiyle sınırlı değil: Türkiye'nin islamcılaşması, Karadeniz, Güney Rusya, Hazar Havzası ve Orta Asya'da (petrol ve doğalgaz boru hatlarını düşünün) yeni bir dalga başlatacak. "Başarılı ve demokratik" Türkiye'nin bu bölgeleri kendine ve aynı zamanda "Batıya" çekeceğini savunan Byford, söz konusu değişim olmadığı takdirde Türkiye'nin tam aksi etkisi olacağını öne sürüyor.

Kemalistlere uyarı: Kaybettiğinizi kabul edin
AKP'nin seçim başarısını göklere çıkaran Byford, "kaybedenlerin kaybettiklerini anlamaları gerektiğini" söylüyor ve kimi kastettiğini netleştirme ihtiyacı hissediyor: "Yalnızca siyasetçiler değil, generaller ve arkalarındaki laik elitler". Kemalistlerin Mustafa Kemal'in "modernizm" ülküsünü sahiplenmediğini savunan Byford, bu kesimleri statükoculukla suçluyor. Zira Byford'a göre mevcut "kemalist yapı" demokratik olmamasından ziyade "işlevsiz".

Byford'a göre Türkiye'de kemalistlerin 85 yıl boyunca yapamadıkları her şeyi, AKP 5 yılda başarmış durumda. Byford'a göre kemalistler Türkiye'yi yeteri kadar "zenginleştirememişler"; Erdoğan ise şüphesiz toplumsal değilse bile bireysel zenginleşmenin önündeki tüm engelleri kaldırıyor. Kemalistleri kadınların kurtuluşu için yeteri kadar çaba göstermemekle suçlayan Byford, okuyucusunu bu konuda bile Erdoğan'ın daha fazla iş yaptığına inandırmaya çalışıyor.

Byford AKP'nin "yoldan" çıkmayacağına güvence olarak ise, alternatif olarak sunduğu AKP'nin Özal'ın devamı olduğunu ve islamcı köklerine karşın, asıl olarak "serbest pazar kapitalizmine mutlak inanan Anadolulu işadamları" tarafından desteklendiğini vurguluyor.

Toplumsal uzlaşma için türban şart
Byford'un makalesinin en ilginç yanlarından biriyse yalnızca AKP'yi övmekle kalmayıp, AKP'ye karşı Kemalistlerin nasıl bir strateji izlemeleri gerektiğini de dikte etmesi. Byford'a göre "yeni kemalistler" toplumla bağ kurmalı. Toplumla bağ kurmak içinse türban konusunda "toplumsal uzlaşmaya", yani AKP'nin dayatmasını kabul etmeye razı olmalılar. Byford'a göre bu yapılmadan kadın hakları da savunulamazmış!

Eğer Byford sıradan bir yorumcu olsaydı, internet ortamında bolca rastlanan stratejistlerden biri der, geçerdik. Ancak Byford işi pratiğe de dökmüş.

Uzun yıllar çeşitli gazetelerin Washington muhabirliğini yapmış olan ve geçen Mayıs ayında kansere yenik düşen gazeteci Turan Yavuz'un "Çuvallayan İttifak" adlı kitabına göre Grenville Byford, Recep Tayyip Erdoğan'ın daha başbakan olmadan Ocak 2002'de Bush yönetimiyle görüşmesinin önünü açan kişi.

Beyaz Saray'ın yolu Byford'dan geçer
Turan Yavuz'un kitabında, danışmanı Cüneyd Zapsu'nun, Erdoğan'ın ABD'deki etkin isimlerle ilişki kurmasını "Çizmeli adam" lakaplı Grenville Byford kanalıyla sağladığı belirtiliyor. Yavuz, Boston'da "Birahaneler Kralı" olarak ünlenen şirket stratejileri danışmanı Byford'un bir dönem İsrail Genelkurmayı'nda da görev yapan İsrail asıllı eşinin de Forbes dergisi tarafından "Dünyanın en güçlü 91'inci kadını" seçildiğini bildiriyor.

Kitaba göre, ABD yönetimi, Erdoğan'ın Ocak 2002'deki gezisinde kendisiyle resmi temas kurmak istemedi. Ancak Bush'un savunma politikası başdanışmanı Richard Perle ile gayri resmi bir görüşme ayarlandı. Kitapta bu buluşma şöyle anlatılıyor:

"Recep Tayyip Erdoğan ve Cüneyd Zapsu, Çizmeli adam ile birlikte 27 Ocak Pazar sabahı Perle'ün evine gizlice görüşmeye gidiyorlardı. Hepsi 'brunch' masasının etrafına dizildiler.

Görüşme ve kahvaltı uzun sürdü. Perle, ABD'nin dünyaya ve bilhassa Ortadoğu'ya bakışını anlattı ve Saddam Hüseyin ile Irak'a dikkat çekti. Bush yönetiminin, Saddam rejimine kesin son vereceğinin altını çizdi ve bu konuda Türkiye'yi yanlarında görmek istediklerini söyledi. Erdoğan da Perle'ün söylediklerine katıldı ve ABD'nin Irak'a karşı sergilediği tutumu desteklediğini ifade etti. AKP Genel Başkanı Erdoğan, 'Saddam zalim bir adam. Biz de onu sevmiyoruz' dedi. Zapsu'nun çevirisi ile Recep Tayyip Erdoğan daha sonra kendisini ve AKP'yi anlattı."

Yavuz'un araştırmasına göre, Kasım 2002 seçimlerinin ardından milletvekili seçilemeyen Erdoğan'ın AKP genel başkanı sıfatıyla George W. Bush'la görüşmesini de yine Byford sağladı: "Byford, Davos'tan arkadaşı Cüneyd Zapsu'ya, 'İstersen Erdoğan'ı Bush ile görüştürebiliriz' mesajını iletti. Daha sonra Zapsu ile Wolfowitz arasında bir telefon trafiği yaşandı. Zapsu, hemen Erdoğan'ı aradı. Wolfowitz ve Grossman, 3 Aralık'ta Ankara'ya yaptıkları ziyarette, Bush'un davet mektubunu Washington'un Türkiye Büyükelçisi Robert Pearson'un evinde Erdoğan'a verdiler."

yazici   mail