www.soL.org.tr
İşte AKP, işte AB, işte demokrasi!..
Özgür Müftüoğlu 6 Mayıs 2008, Salı

1 Mayıs'ta hükümetin yarattığı şiddet ortamının ardından kimi çevrelerde gözler AB'ye çevrilmiş ve "ya bu nedenle AB üyelik süreci tehlikeye girerse" telaşı başlamış. Yani, 1 Mayıs'ta İstanbul'da ve diğer bazı illerde yaratılan terörden emekçilerin nasıl etkilendiği ve bu baskı, şiddet ortamının Türkiye'yi nereye götüreceği değil de AB üyelik işinin bozulacağı dert edilmiş.

Türkiye'de demokrasi, insan hakları ve sosyal haklara yönelik tüm beklentileri AB'ye endekslerseniz, 1 Mayıs şiddetinin, Tuzla tersanelerinde Başbakan'la görüşmek isteyen sendikacılara uygulanan baskının ya da Gencay Gürsoy'un gecenin yarısında gözaltına alınmasının da ardından ağzınızı açar AB'yi beklersiniz. Ama bu bekleme boşunadır. AKP'nin kapatma davasında demokrasinin ağababası rolüne savunan AB'yi bu olayların karşısında bulamazsınız. AB, Türkiye'de demokrasinin timsali ve güvencesi ilan ettiği AKP'nin 1 Mayıs'taki, Tuzla'daki ve diğerlerindeki yüzünü gayet iyi bilmektedir. Dahası, AKP'nin emek düşmanı tavrının temel nedeni, AB politikalarının ta kendisidir.

Zaten, AB'nin üyelik için Türkiye'nin önüne koyduğu politikaların uygulanabilmesi için uygulayıcının yani, AKP'nin şiddete, baskıya başvurması kaçınılmazdır. Zira, bu politikalar emekçiklerin sağlık, sosyal güvenlik ve kıdem tazminatı gibi en temel haklarını ellerinden alırken, onları güvencesizliğe, işsizliğe, açlığa, yoksulluğa sürüklemektedir. Sosyal diyalog masalı sayesinde uyuttukları sendikalar aracılığı ile emekçilerin olan biteni görmesi ve algılaması bir süreliğine engellenmiştir. Ancak, kendilerine yönelen bu saldırılar artık emekçilerin canını yakmaya başlamıştır ve emekçilerin tepkisi sendikaları da aşan bir sürece girmektedir. Bunu da baskı ve şiddet uygulamadan engellemek mümkün değildir.

İşte bu yüzden, AKP'nin emekçilere yönelik şiddeti ne boyutta olursa olsun AB tarafından meşru kabul edilecektir. AKP'nin şiddeti bu kadar rahat kullanmasının ardındaki temel etken de budur.   

Umarım bu son yaşananlar, AB'ye toz kondurmayan ve demokrasiyi, insan haklarını, sosyal hakları ondan bekleyen sendikaları ve emekten yana olduğunu iddia eden örgütleri gaflet uykusundan uyandırmaya ve AB'nin gerçek yüzünü göstermeye yarar. Tabi, AB'den aldıkları proje ve yardımlardan vazgeçebilirlerse!..

yazici   mail
Demokrasinin genişi
Aydemir Güler
Pis kokular...
Orhan Aydın
İşte AKP, işte AB, işte demokrasi!..
Özgür Müftüoğlu