www.soL.org.tr
Ekonomide rehavete kapılmayın uyarısı
29 Mayıs 2008, Perşembe

TBMM'ye sunduğu raporda Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, AKP'nin son günlerdeki popülist politikalarının onaylamadığını dolaylı olarak ifade ederken, ekonomideki risklerin dikkate alınması gerekliliği üzerinde durdu. Bu şekilde olası bir krize karşı daha hazırlıklı olunabileceğine dikkat çeken Yılmaz ile AKP hükümeti arasında görüş farklılıkları olduğuna dair haberler basına yansımıştı.

resim

HABER MERKEZİ Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na Türkiye ve dünya ekonomisindeki gelişmeleri içeren bir sunum gerçekleştirdi. Yılda 2 kez düzenli olarak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na gerçekleştiren sunumlardan biri dün yapılırken, Merkez Bankası Başkanı Durmuş dünya ve Türkiye ekonomisine dair göstergeleri değerlendirdi ve ekonomi yönetimi ile ilgili tüm kesimlere “uyarılarda” bulundu.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, “mevcut göstergeler, Türkiye ekonomisinin geçmiş yıllara kıyasla küresel piyasalarda meydana gelebilecek dalgalanmalara karşı dayanıklılığının, göreli olarak arttığını gösteriyor“ derken, ''bununla birlikte kırılganlıkların geçmiş dönemlere göre azalmış olmasının, risklerin mevcut olmadığı şeklinde algılanmaması gerektiği unutulmamalıdır'' açıklamasında bulundu. Yılmaz'ın bu değerlendirmeleri, ekonomi iyi gidiyor beklentisinin aksine, her an kriz riskine karşı hazırlıklı olunması gerektiği şeklinde yorumlandı.

Yılmaz'ın sunumuna göre 2008 yılının ilk aylarına ait ekonomik veriler, finansal çalkantıların dış talep üzerinde henüz belirgin bir yavaşlatıcı etki yaratmadığını göstermekle birlikte, 2008 ve 2009 yıllarına ilişkin dünya ekonomisi görünümü, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’nin de “ekonomi politikalarının yönetiminde” dikkatli olmasını gerektiriyor. Merkez Bankası, ekonomik programın kararlı bir şekilde uygulanmaya devam edildiği sürece ekonominin şoklara karşı daha dayanıklı olacağını savunuyor.

AKP‘nin popülizm sapmasının yerine çapa…
Yılmaz'ın mali politikalara yönelik yaklaşımı ise AKP hükümetinin son günlerdeki ekonomi açılımlarına Merkez Bankası’nın temkinli yaklaştığı şeklinde yorumlandı. Yılmaz, dünya ekonomisindeki risklerin arttığı bugünlerde, Türkiye ekonomisinde mali disiplinden sapma olacağına yönelik izlenimlerin ortaya çıkması durumunun, riskleri artıracağına işaret etti.

Yılmaz bununla ilgili olarak da kamu maliyesi başlığına dikkat edilmesi gerektiğini dillendirdi. Bu yaklaşımına ek olarak Durmuş, “kısa vadede büyüme hızını geçici ve yapay olarak artıracak politikalar yerine, uzun vadeli bir bakış açısı ile bir reform gündemi oluşturulması, bu gündem kapsamında yapılacak düzenlemelerin şeffaf bir şekilde listelenmesi ve kamuoyuna açıklanması, bir çapa işlevi görecek ve Türkiye ekonomisine yönelik bekleyişleri olumlu yönde etkileyecek” açıklamasında bulundu. AKP hükümetinin olası bir seçimi dikkate alarak açıkladığı ekonomi politikalarının, Merkez Bankası’nın yaklaşımı ile çeliştiği görüldü.

Reel sektörün likidite sorunu riski artırıyor
Bununla birlikte, Yılmaz, reel sektörün yabancı para cinsinden açık pozisyonunun bankacılık sektörü için dolaylı kredi riski oluşturduğunun unutulmaması gerektiği vurgularken, bu koşullarda bankaların likidite yönetimini sürdürebilmesinin önemine dikkat çekti. Yılmaz'ın bu değerlendirmesi reel sektörün içinde bulunduğu koşulların likidite sorununu doğurabileceği şeklinde yorumlanıyor. Reel sektörün borç yükünün olası bir krizin nedeni olabileceği üzerinde de duruluyor.

Reel sektörün borç yapısı hakkında bilgi veren Yılmaz, kısa vadeli yabancı para cinsi borç oranındaki azalmaya devam ettiğini, Türkiye'de reel sektörün borç dolarizasyon oranının yüksek seyrini koruduğunu ancak son dönemde azalma eğilimine girdiğini söyledi. Borç dolarizasyonu, dış pazarlara yönelik üretim yapan firmalar ile büyük ölçekli firmalar arasında daha yüksek olurken, iç pazara üretim yapan firmalar ile küçük ölçekli firmalar arasında daha düşük. Geliri YTL cinsi olan firmaların ise kur riskini yönetmede daha ihtiyatlı olması gerektiği üzerinde duruluyor.

Yılmaz dalgalı kur rejiminde, Merkez Bankası’nın, daha esnek bir likidite politikası uygulayabildiğini, bankacılık sisteminin likidite ihtiyaçlarına çok daha esnek bir biçimde ve süratle cevap verebildiğini, para piyasası faiz oranlarının aşırı dalgalanmasını önleyebildiğinin de altını çizdi. Ancak, Yılmaz bu koşullar altında, gerek bankacılık sektörünün gerekse reel sektörün, Merkez Bankası'nın esnek ve etkin Türk Lirası likidite yönetimini ve sınırlı da olsa döviz likidite imkanını baz alarak, risk yönetimi ilkelerinde rehavete kapılmaması gerektiği uyarısında bulundu. Yılmaz, tüm kesimleri, kur riskinin piyasada olduğu bir ortamda faaliyette bulunduklarını dikkate alarak, bu riskin daha etkin bir şekilde yönetilebilmesini sağlayacak mekanizmaları oluşturmalarının bir gereklilik olduğunu gözden uzak tutmadan hareket etmeye çağırmış oldu.

Milletvekilleri de kredi kartlarını sordu
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz 3 saat süren sunumunun ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı.Toplantıda kredi kartı faiz oranının sınırlandırılması için yasal düzenleme yapılmasıyla ilgili girişimleri gündeme getiren milletvekilleri, Merkez Bankası’nın bu konudaki görüşünü öğrenmek istedi.

Merkez Bankası Başkanı, ABD'de kredi kartları faizinin tüketici kredi faizinin 1,7 katı olduğunu, Türkiye'de bunun 2,9-3 kat olduğuna belirtti. Durmuş Yılmaz ''(Bu oran) Bizim gibi gelişmiş ülkelerde 2,5 katıdır. Meksika'da 2,25'tir ama ekonomide yaşanan gelişmelere bağlı olarak 2,5 katı olabilmektedir'' dedi.

Yılmaz hükümetle uyumlu bir şekilde çalışıyor musunuz sorusuna ise yasalardan kaynaklanan yetkilerini kullandıklarını ifade ederek yanıtladı. Yılmaz buna ek olarak “yapmak isteyip de yapamadığımız birşey yok” dedi.

yazici   mail